2025 herkes için bir garip yıl olacak gibi görünüyor! Mesela, merkez bankası faiz indirimlerine başlamayı planlıyor mu? Sorularının yanıtını vermek zorunda kalacak. Yine asgari ücrette artış oranı ne olacak? Asgari ücretlilerin tamamı bu artışa odaklanmış.
Hadi gelin “bir cisim gördüm” repliğinde olduğu gibi 60 gün
sonra gireceğimiz 2025 yılında bizi nelerin karşılayacağını konuşalım.
Merkez Bankası’nın 50’lerde olan politika faizinde indirime
gitmesi 2025 yılında artık neredeyse farz oldu. Çünkü enflasyonu kontrol edeyim
derken, ciddi bir yatırım önleyici noktaya geldi yüksek faizler. Peki faiz
indirimi konusunda nasıl hareket edilecek? Politika faizini öyle hızla 20-30’lara
mı çekecek?
Yok, beklenmesin öyle bir indirim hızı. MB çevrelerinden
aldığım izlenimi paylaşayım. Yıl sonu Aralık verilerinin görüleceği ocak ayında
bir indirim olacaksa (ki bu şubat ayına kayarsa şaşırmam) ilk etapta 25 baz
puanlık bir indirimin koşullarına bakıldığını şimdiden söyleyeyim.
Olası indirimi 60-90 gün önceden veriyorum. Piyasalardaki herkes
kendisini ona göre ayarlasın!
Asgari ücret konusuna gelince…
Biliyorsunuz son yıllarda yılda iki kez yapılan asgari ücretin
belirlemesi, artık yılda bir kez yapılacak. Bu kapsamda 3 Ocak tarihindeki
TÜİK’in verilerine göre asgari ücretteki artış belirlenecek.
Bu konuda iktidarın ekonomi kurmayları ile yaptığımız
sohbetlerde dillerinin altındaki baklayı zor olsa da çıkardığımızı sanıyorum. Çünkü,
asgari ücrette planlanan artış oranı, MB’nin yılsonu enflasyon oranının
yarısını aşmayacak şekilde öngörülüyor.
Bugün için yılsonunda hedef olarak konulmuş olan yüzde 42 tutacak
gibi görünmüyor. Şu andaki göstergeler, yılsonu enflasyon oranının 44-45’ler hatta
48’ler seviyesine çıkacağı bir sürecin içerisinde olduğumuzu gösteriyor. Bu
kapsamda yüzde 22-23 belki de 24 aralığında bir asgari ücrette artış
planlandığını şimdiden haber verelim. Nitekim Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın
da Avrupa’da yüzde 25 öngörüsünü dile getirdiği yönünde haberler de çıktı. Bu kapsamda
da asgari ücretlilerden özellikle borçlanma hesabı yapanların ellerine geçecek
bu tutara göre hareket etmesini önerelim.
Türkiye ekonomisini gerçekten etkileyecek bir süreç ise 5
Kasım tarihlerinde ABD’de yapılacak başkanlık seçimleri…
Joe Biden’in yerine aday olarak gösterilen Kamala Harris
Demokratlar adına Biden’e göre çok şanslı. Ancak Donald Trump ise bir önceki
başkanlığı döneminde yaptığı hataları iyi gözlemlemiş olduğu için şimdiki ABD
seçimlerinde o hatalara girmeden şartlarını ciddi şekilde domine ediyor.
Türkiye’de bazı kesimler bu seçimlerin Trump lehine
gelişmesi halinde Türkiye-ABD ilişkilerinde Türkiye lehine bir sürecin
olacağını dile getiriyor. Hatta biraz daha ileri gidiyorlar. Trump’ın damadının
bizde iktidar çevrelerinde etkili bazı kişilerle ilişkilerinin yeniden gündeme
geleceğini belirtiyorlar.
Öyle bir ihtimal varsa da; bu kesimlerin gözden kaçırdıkları
bir şey var. İktidar çevrelerinde etkili bazı kişilerin geçmişteki söylemleri o
kadar yıkıcı olmuştu ki; artık etkili görevlere gelmeleri neredeyse imkansız.
O nedenle, ABD seçimlerinde Trump’ın gelmesinin Türkiye-ABD
ilişkilerinde etkili bir-iki kişiye bağlanması körlüğünden artık çıkılsa iyi
olur.
Bir başka hatırlatma daha yapalım Trump’ın gelmesinin
Türkiye lehine olacağını söyleyenlere… Biliyorsunuz Trump, İslam dünyasından
gelen tüm tepkilere karşın Kudüs'ü İsrail'in resmi başkenti olarak tanıdı ve
Tel Aviv'deki ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınacağını açıkladı. Türkiye’nin
hassasiyetlerine ne kadar saygılı biri olduğunu göstermişti.
Çıkın körlükten diyelim… herkes payına düşeni alsın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com