
Bizim zamanımızda üniversite okumak için en iyi
üniversitenin hangi ilde olduğuna bakılırdı. Şimdilerde gençlik ekonomik zorluk
nedeniyle en ucuz kentin olduğu üniversitenin neresi olduğuna bakıyor.
Metropollerde okumanın zorluğu aldı başını gitti.
İstanbul’da Kadıköy ve Beşiktaş’ta ev kiraları 45 bin liraları aştı. İzmir
Bornova’da kiralar geçen yıla göre yüzde 25-35 zamlandı ve 35 bin liraları
geçti. Ankara’da da birçok semtte ortalama 25-40 bin lira arasında kiralar
değişiyor.
Barınma ve beslenme giderlerini de hesap ettiğimizde büyük
kentlerde yurt bulamayanların 25-45 bin lira arasında bir masrafa her ay katlanması
gerekecek. Çocuğunu okutmak için bu kadar parayı kaç aile göğüsleyebilir?
Bu nedenle üniversite adayları yaşam maliyetleri nedeniyle
yaşadıkları şehrin dışındaki yerleri tercih etmekten kaçınıyor, üniversite
sınavlarına giren öğrencilerin büyük bölümü artık Ankara, İstanbul, İzmir’i
tercih edemiyor.
Şu sıralar yine üniversite tercih dönemi. TBMM’ye ziyarete
gelmiş Ankara’da yaşayan bir öğrenci gençle konuştuk. “Puanım İstanbul’da
birçok üniversiteyi tutuyor, ancak oraya gitmek ekonomik olarak beni ve ailemi
zorlayacak. O nedenle Ankara’da okumak istiyorum, ancak buradaki puanlar da
ciddi şekilde yükselmiş” dedi.
Onun kaygılarının benzerini yaşayan birçok öğrenci
tercihlerini Ankara’ya yöneltmiş ki; Ankara’da üniversitelerin puanları
yükselmiş. Tabi ekonomik sıkıntı ilk olarak bu yıla mahsus değil. Haberleri
şöyle bir taradığımızda 2023 yılından bu yana metropollerde okuma konusunda
gençlerde ciddi bir isteksizlik olduğu dile getirilmiş.
Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük illerdeki
üniversitelerin hayalini kuran öğrencilerin önünde son yıllardaki ekonomik kriz
önemli bir handikap yaratmış. Üniversite adayları, artan hayat pahalılığı,
ev/yurt kiraları, ulaşım ve gıda parasını hesapladığında yaşadıkları ilin
dışındaki üniversiteleri tercih etmekte tereddüt ediyor.
Yaşadığı şehrin dışında eğitim görmek isteyen bir üniversite
öğrencisinin ortalama gideri 22 bin 104 lira olan asgari ücretin çok üzerinde
artık, bazı illerde neredeyse iki katını da geçmiş durumda.
Öğrencilerin okumak için kent seçmek zorunda kalmaları garip
geldi bana!
Bizlerin metropollerde okumaktan başka şansı yoktu.
Yaşadığımız taşra illerde üniversite yoktu. Aileler ve öğrenciler olarak en iyi
tercihin hangisi olduğu sorusuna cevap arardık. Bizim döneme göre çok sayıda
üniversite açılmış olmasına karşın, şimdiki gençliğin durumu bizden daha
sıkıntılı. Çünkü çok sayıdaki üniversitede eğitimin kalitesi hiç iyi değil. İlk
orta ve lisedeki eğitimin düştüğü seviye ise başka bir yazı konusu olacak kadar
derin…
İstanbul Planlama Ajansı’nın geçtiğimiz aylarda “İstanbul’da
Gençliğin Demografik ve Sosyoekonomik Profili: 20 Yıllık Değişim” başlıklı yapmış
olduğu araştırma gözüme çarptı. Çalışmaya göre, 2005’te asgari ücretin yüzde
31,4’üne denk gelen burs oranı, 2025’te yüzde 13,6’ya gerilemiş. 2005 yılından
bu yana bursun çay-simit alım gücü yüzde 84,4 azalmış. Okul yemeği/ tabildot
adedi alım gücü son 17 yılda yüzde 59 oranında düşmüş. Anket kapsamında
gençlerle yapılan görüşmelerde üniversiteli, çalışan veya ev genci fark
etmeksizin, tüm gençlerin temel yaşam giderlerini karşılamakta zorlandığı
tespitine yer veriliyor.
Yine üniversite öğrencileri asgari geçim için asgari ücret
seviyesinde gelire ihtiyaç duyduklarını açıkça dile getiriyor. Araştırma kapsamında
görüşülen gençler sistem içinde ev kurma, mülk edinme, bağımsız yaşama gibi
adımları atamadıklarını dile getiriyor. Bu kapsamda yirmi yıl önce genç
olanların yüzde 62’si evlenme ve birikim yapmada, yüzde 61,6’sı bağımsız yaşam
kurmada güçlük yaşadığını belirtirken; bugünkü gençlerin yüzde 81,8’i
evlenmenin, yüzde 78,8’i ise tek başına eve çıkmanın maddi olarak zorlayıcı
olduğunu ifade ediyor.
Gençlerle yapılan görüşmelerde, kaygının temel sebeplerinden
birinin de hayata atılmanın ilk adımı olarak görülen nitelikli işlere
erişememek olduğu da ortaya çıkıyor. Gençler, umutla başladıkları iş arama
sürecinde liyakat beklentilerini yitirdiklerini, dahası iş bulabileceklerine
dair inançlarını kaybettiklerini söylüyor. İş bulmak, bir beklentiden çok bir
belirsizlik kaynağına dönüşüyor; bu da gençlerin geleceğe dair plan yapmasını
zorlaştırıyor.
Çalışma böyle uzayıp gidiyor. Ben okurken iyiden iyiye karamsarlaştım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com