.jpg)
Yaşanan ekonomik süreç ele alındığında, toplumun gerçekten bir kesiminin ağır bir bunalım yaşadığı görülüyor. Aile Bakanlığı haziran ayında ekonomik olarak zor durumda olan 6 milyon haneye aylık 450, 550, 600 lira olmak üzere üç segmentte destek vereceğini açıkladı. Böylece hanelere yıllık 5 bin 400 ila 7 bin 200 lira arasında destek verilmeye başlanmış olmalı.
Bu ne demektir?
4 kişilik bir aile açısından en az 24 milyon kişi devletin verdiği aylık ortalama 500 liraya muhtaç durumda.
Yaklaşık 55 milyon kişilik seçmen sayısına orantılarsak, seçmen yaşına gelmiş vatandaşların neredeyse yarısı devletten aldığı 500 lirayı kendi arasında paylaşıyor.
Anlayacağınız zor durumda olup devletten destek alan 6 milyon hanedeki yaklaşık 24 milyon vatandaştan her biri aylık 125 lira ile geçinmeye çalışıyor.
Peki ekonomik darboğaz herkesi bu 6 milyon hanedeki insanları etkilediği kadar etkiliyor mu?
Bu soru sorulurken, akaryakıt fiyatlarının 20 liraların üzerinde olmasına karşın yollardaki araç yoğunluğuna dikkat çekiliyor.
Öyle ya trafikteki araç yoğunluğuna bakınca darboğaz araçları ile yollarda geçen bu kesimlerin boğazına dayanamamış galiba.
Peki iktidar, ekonomide yaşanan sıkıntıları hafifletmek için 500 liralar seviyesinde destek verdiği bu hanedekilerin seçimde nasıl bir tavır takınacağını biliyor mu?
Cumhurbaşkanının önüne giden anketler, cumhur ittifakının çok huzursuz olduğunu ortaya koyuyor.
Anketler, Erdoğan’ın bugüne kadar katıldığı ve kazandığı 15 seçimin ardından şimdi gerçekleşecek 16’ıncı seçimin öyle rahat olmayacağını gösteriyor.
Bu nedenle Ankara kulislerinde Erdoğan’ın kaybedeceği bir seçime girip girmeyeceği konusunda bir tartışmadır sürüyor.
Daha önemlisi ‘Erdoğan’ın 3’üncü kez aday olması konusundaki tartışmalar..
Bilindiği üzere 2014’te parlamenter sistem ve 2018 yılında ise “başkanlık sistemi”ne göre halk oyuyla cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın, üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağı bir süredir tartışılıyor. Bazı siyasiler ve hukukçular, Anayasa’da bir kişinin “iki defadan fazla cumhurbaşkanı seçilemeyeceği” hükmünü gerekçe göstererek Erdoğan’ın üçüncü kez aday olamayacağını savunurken, iktidar kanadı ve ittifak ortağı MHP, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine” göre 2018’de ilk kez cumhurbaşkanı seçildiği için Erdoğan’ın bir sonraki seçimde aday olmasının önünde bir engel olmadığı görüşünde.
İşte seçimler esnasında bu tartışmanın da kamuoyunda kafa karışıklığı riskinin de öngörüldüğü dile getiriliyor.
Bu nedenle kaybedeceği seçimi yaşamamak için Erdoğan’ın bir gerekçe göstererek katılmaması halinde kendi yerine göstereceği kişi üzerinde tevatür gırla..
“Erdoğan partiyi ve cumhurbaşkanlığını ancak kime teslim eder?” ile başlayan dedikodulardan kulağımıza gelenleri paylaşırken bu kişinin özellikleri ve bu kişinin aday gösterilmesinde beklenen senaryo da şöyle anlatılıyor:
“Adayın ismini Erdoğan kendisi dile getirmeyecek. Yani Abdullah Gül’ü aday gösterdiğinde ‘Abdullah kardeşimiz adayımız’ dediği gibi bir ifade olmayacak. ‘Benim adayım şu kişi’ demeyecek.
Seçim tarihi ilan edilmeden Erdoğan’ın aday olmayı düşünmediği kamuoyuna sızdırılacak.
Bu anlamda AK Parti’nin 3 dönem kuralına dikkat çekiliyor. (AK Parti 2018 Haziran seçimlerine 3 dönem kuralı ile katılmıştı. 30 civarında 3 döneme takılan milletvekili tüzük gereği o seçimde aday olamamıştı. Yani 3 dönem kuralı geçerli, tüzük halen yürürlükte. Yine hatırlanacağı üzere bu kuralın AKP’de işleyip işlemeyeceğinin tartışıldığı dönemde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan eleştirilere karşı çıkarak 3 dönem kuralına şöyle sahip çıkmıştı: ‘3. dönemle ilgili konuda biz faniyiz. Faniler bakiler üzerinde söz sahibi olamaz. Biz partiyi kurarken bu teklifi yaptık. 3 dönem görev yapan bir dönem ara versin dedik. Bu yaşı ile de alakalıdır. Bu taze hücrelerin partilerde yer bulmasına imkan verir. İki dönem görev yapanların yerine genç dinamik kadrolar geldi.’)
Erdoğan’ın aday olmayı düşünmediği tartışmalarının olduğu esnada, yeni ismin tabandan geldiğinin dile getirileceği bir yöntem izlenecek. Bu kişi ile ilgili AK Parti seçmenin de ‘Reis kendisinden sonraki dönem için çok yerinde bir kişiyi işaret etti’ imajı oluşturulacak.
En önemlisi aday gösterilen kişi ‘devr-i sabık’ süreci başlatmayacak. Yani Erdoğan’ın dönemini tartışmaya açtırmayacak.
Ve bu kişinin aynı zamanda AK Parti tabanında ciddi bir albenisi-itibarı olacak.”
İşte kulağımıza gelen dedikodular bu mihvalde…
Hadi siz söyleyin değerli okuyucular; bu özelliklerde olan biri kim olabilir?
Yaklaşık 55 milyon kişilik seçmen sayısına orantılarsak, seçmen yaşına gelmiş vatandaşların neredeyse yarısı devletten aldığı 500 lirayı kendi arasında paylaşıyor.
Anlayacağınız zor durumda olup devletten destek alan 6 milyon hanedeki yaklaşık 24 milyon vatandaştan her biri aylık 125 lira ile geçinmeye çalışıyor.
Peki ekonomik darboğaz herkesi bu 6 milyon hanedeki insanları etkilediği kadar etkiliyor mu?
Bu soru sorulurken, akaryakıt fiyatlarının 20 liraların üzerinde olmasına karşın yollardaki araç yoğunluğuna dikkat çekiliyor.
Öyle ya trafikteki araç yoğunluğuna bakınca darboğaz araçları ile yollarda geçen bu kesimlerin boğazına dayanamamış galiba.
Peki iktidar, ekonomide yaşanan sıkıntıları hafifletmek için 500 liralar seviyesinde destek verdiği bu hanedekilerin seçimde nasıl bir tavır takınacağını biliyor mu?
Cumhurbaşkanının önüne giden anketler, cumhur ittifakının çok huzursuz olduğunu ortaya koyuyor.
Anketler, Erdoğan’ın bugüne kadar katıldığı ve kazandığı 15 seçimin ardından şimdi gerçekleşecek 16’ıncı seçimin öyle rahat olmayacağını gösteriyor.
Bu nedenle Ankara kulislerinde Erdoğan’ın kaybedeceği bir seçime girip girmeyeceği konusunda bir tartışmadır sürüyor.
Daha önemlisi ‘Erdoğan’ın 3’üncü kez aday olması konusundaki tartışmalar..
Bilindiği üzere 2014’te parlamenter sistem ve 2018 yılında ise “başkanlık sistemi”ne göre halk oyuyla cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın, üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağı bir süredir tartışılıyor. Bazı siyasiler ve hukukçular, Anayasa’da bir kişinin “iki defadan fazla cumhurbaşkanı seçilemeyeceği” hükmünü gerekçe göstererek Erdoğan’ın üçüncü kez aday olamayacağını savunurken, iktidar kanadı ve ittifak ortağı MHP, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine” göre 2018’de ilk kez cumhurbaşkanı seçildiği için Erdoğan’ın bir sonraki seçimde aday olmasının önünde bir engel olmadığı görüşünde.
İşte seçimler esnasında bu tartışmanın da kamuoyunda kafa karışıklığı riskinin de öngörüldüğü dile getiriliyor.
Bu nedenle kaybedeceği seçimi yaşamamak için Erdoğan’ın bir gerekçe göstererek katılmaması halinde kendi yerine göstereceği kişi üzerinde tevatür gırla..
“Erdoğan partiyi ve cumhurbaşkanlığını ancak kime teslim eder?” ile başlayan dedikodulardan kulağımıza gelenleri paylaşırken bu kişinin özellikleri ve bu kişinin aday gösterilmesinde beklenen senaryo da şöyle anlatılıyor:
“Adayın ismini Erdoğan kendisi dile getirmeyecek. Yani Abdullah Gül’ü aday gösterdiğinde ‘Abdullah kardeşimiz adayımız’ dediği gibi bir ifade olmayacak. ‘Benim adayım şu kişi’ demeyecek.
Seçim tarihi ilan edilmeden Erdoğan’ın aday olmayı düşünmediği kamuoyuna sızdırılacak.
Bu anlamda AK Parti’nin 3 dönem kuralına dikkat çekiliyor. (AK Parti 2018 Haziran seçimlerine 3 dönem kuralı ile katılmıştı. 30 civarında 3 döneme takılan milletvekili tüzük gereği o seçimde aday olamamıştı. Yani 3 dönem kuralı geçerli, tüzük halen yürürlükte. Yine hatırlanacağı üzere bu kuralın AKP’de işleyip işlemeyeceğinin tartışıldığı dönemde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan eleştirilere karşı çıkarak 3 dönem kuralına şöyle sahip çıkmıştı: ‘3. dönemle ilgili konuda biz faniyiz. Faniler bakiler üzerinde söz sahibi olamaz. Biz partiyi kurarken bu teklifi yaptık. 3 dönem görev yapan bir dönem ara versin dedik. Bu yaşı ile de alakalıdır. Bu taze hücrelerin partilerde yer bulmasına imkan verir. İki dönem görev yapanların yerine genç dinamik kadrolar geldi.’)
Erdoğan’ın aday olmayı düşünmediği tartışmalarının olduğu esnada, yeni ismin tabandan geldiğinin dile getirileceği bir yöntem izlenecek. Bu kişi ile ilgili AK Parti seçmenin de ‘Reis kendisinden sonraki dönem için çok yerinde bir kişiyi işaret etti’ imajı oluşturulacak.
En önemlisi aday gösterilen kişi ‘devr-i sabık’ süreci başlatmayacak. Yani Erdoğan’ın dönemini tartışmaya açtırmayacak.
Ve bu kişinin aynı zamanda AK Parti tabanında ciddi bir albenisi-itibarı olacak.”
İşte kulağımıza gelen dedikodular bu mihvalde…
Hadi siz söyleyin değerli okuyucular; bu özelliklerde olan biri kim olabilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com