Dünya Gazetesi’nde ‘Vergi Kurdu’ rumuzuyla yazılar yazan, vergi konusunda oldukça güçlü birikime sahip olan Yeminli Mali Müşavir Abdullah Tolu’nun “Danıştay, ofisi konut olarak satanların tüm ümitlerini yok etti” başlıklı yazısı ile aklıma geldi.
Hikaye eski ama, Tolu Danıştay’ın yeni aldığı kararları detaylandırdığı https://www.dunya.com/kose-yazisi/danistay-ofisi-konut-olarak-satanlarin-tum-umitlerini-yok-etti/669669 yazısında 2011 yılında Maliye Bakanlığı “ruhsat ve tapuda işyeri – ofis – dükkan olarak kayıtlı taşınmazların konut olarak satılması ve üstüne KDV iadesi alınması” şeklinde bir düzenleme getirmesine gönderme yapınca, biz de o günkü uygulamanın perde arkasını anlatalım istedim.
Ankara’yı bilenler; Balgat-Çukurambar semtini de bilir.
Kızılay’a 15 dakikalık mesafedeki bu semt geceden kondular, çamurlu yollar, gündüz ‘kuş ve kervanın geçtiği’ gece ise ‘sıkısya geçsin’ bir bölgeydi. AK Parti’nin ‘çözüm yaratan’ yıllarında bu semtteki tapusuz ortak hisseli araziler tapu veya ruhsata ofis olarak işlenmesiyle bugünkü modern çehresine dönüştürüldü.
İşte Tolu’nun anlattığı 2011 yılına kadar ofis ve konutlardaki KDV düzenlemesi konusunda Maliye Bakanlığı’ndaki sağlıklı görüş, dönemin FETÖ’cü unsurlarınca ofisten konuta dönüştürülmeyi ve konuta dönüştürüldüğü için KDV iadesi sağlayan bir sirkü ile kendi adamlarına yaptıkları ofisleri konuta dönüştürerek KDV iadesi finansmanı sağladılar.
Bu uygulama Bursa, Adana, İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerin yanı sıra Türkiye’nin birçok ilinde onlara fırsata dönüştü.
Ve aynen yazıda da belirtildiği gibi 3 yıl sonra ancak 2014 yılında bu haksızlık giderilebildi.
Maliye Bakanlığı’nın en tepesinde yer alan üst yöneticilerin durduramadığı bu haksız kazanç, ancak 2014 yılında iki elin parmaklarını geçmeyen bürokratlar sayesinde durdurulabildi.
FETÖ bu, durur mu?
Kendisine taş koyan bu bürokratlara hiçbir şey yapmadı mı sanıyorsunuz?
Hiçbir işe doğrudan kendilerini karıştırmazlardı. ‘Maşa’ kullanma yöntemiyle o bürokratları makamlarından uzaklaştırmada yaptıkları ayak oyunlarından bir-iki örneği de anlatalım.
2011’li yıllarda ayda 5-7 bin lira alan üst düzey bürokratları doğrudan görevden aldırarak bir fısıltıya yol açmazlardı. Özel sektörde kendilerine bağlı şirketlerden o bürokratlara akla hayale gelemeyecek yöneticilik teklifi getirirlerdi mesela…
Aylık 70 bin lira maaş, çocuklarının özel okulda eğitimi, kalacağı konutun kirasının şirket tarafından ödenmesi, sınırsız üst düzey ağırlama limiti gibi teklifle o bürokratları memuriyetten ayırıp özel sektöre davet ederlerdi. Böylece onlardan boşalacak makamlara kendi adamlarını yerleştirirlerdi. Bu yöntemi uyguladıkları bazı bakanlıklarda başarılı olduklarını biliyoruz.
Ama ‘gözü tok’ bürokratlardan birçoğunun bu tekliflere tenezzül edeninin olmadığını belirteyim.
Böylece Maliye Bakanlığı’nda o dönem -‘kale’ diye nitelendirileceğim- bazı makamlar ele geçirilemedi.
Ha.. sonra FETÖ tedrisatından geçmiş bir atanmış bu bürokratları sağa sola savurdular!
Yine sık kullandıkları bir başka yöntem.
İşlerine taş koyan bürokratlar hakkında yine ‘maşa’ olarak kullandıkları bazen kendilerine yakın gazetelerde bazen de ‘solcu geçinen sünepe’ bir gazetede yazı yazdırdılar. Böylece hakkında usulsüzlük olduğu yazılan bürokratın bakan oluru ya da müsteşar tarafından başka göreve alınması.
Neyse @AbdullahTolu1 dostumuz sayesinde 10-12 yıl öncesine bir gittik.
Kızılay’a 15 dakikalık mesafedeki bu semt geceden kondular, çamurlu yollar, gündüz ‘kuş ve kervanın geçtiği’ gece ise ‘sıkısya geçsin’ bir bölgeydi. AK Parti’nin ‘çözüm yaratan’ yıllarında bu semtteki tapusuz ortak hisseli araziler tapu veya ruhsata ofis olarak işlenmesiyle bugünkü modern çehresine dönüştürüldü.
İşte Tolu’nun anlattığı 2011 yılına kadar ofis ve konutlardaki KDV düzenlemesi konusunda Maliye Bakanlığı’ndaki sağlıklı görüş, dönemin FETÖ’cü unsurlarınca ofisten konuta dönüştürülmeyi ve konuta dönüştürüldüğü için KDV iadesi sağlayan bir sirkü ile kendi adamlarına yaptıkları ofisleri konuta dönüştürerek KDV iadesi finansmanı sağladılar.
Bu uygulama Bursa, Adana, İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerin yanı sıra Türkiye’nin birçok ilinde onlara fırsata dönüştü.
Ve aynen yazıda da belirtildiği gibi 3 yıl sonra ancak 2014 yılında bu haksızlık giderilebildi.
Maliye Bakanlığı’nın en tepesinde yer alan üst yöneticilerin durduramadığı bu haksız kazanç, ancak 2014 yılında iki elin parmaklarını geçmeyen bürokratlar sayesinde durdurulabildi.
FETÖ bu, durur mu?
Kendisine taş koyan bu bürokratlara hiçbir şey yapmadı mı sanıyorsunuz?
Hiçbir işe doğrudan kendilerini karıştırmazlardı. ‘Maşa’ kullanma yöntemiyle o bürokratları makamlarından uzaklaştırmada yaptıkları ayak oyunlarından bir-iki örneği de anlatalım.
2011’li yıllarda ayda 5-7 bin lira alan üst düzey bürokratları doğrudan görevden aldırarak bir fısıltıya yol açmazlardı. Özel sektörde kendilerine bağlı şirketlerden o bürokratlara akla hayale gelemeyecek yöneticilik teklifi getirirlerdi mesela…
Aylık 70 bin lira maaş, çocuklarının özel okulda eğitimi, kalacağı konutun kirasının şirket tarafından ödenmesi, sınırsız üst düzey ağırlama limiti gibi teklifle o bürokratları memuriyetten ayırıp özel sektöre davet ederlerdi. Böylece onlardan boşalacak makamlara kendi adamlarını yerleştirirlerdi. Bu yöntemi uyguladıkları bazı bakanlıklarda başarılı olduklarını biliyoruz.
Ama ‘gözü tok’ bürokratlardan birçoğunun bu tekliflere tenezzül edeninin olmadığını belirteyim.
Böylece Maliye Bakanlığı’nda o dönem -‘kale’ diye nitelendirileceğim- bazı makamlar ele geçirilemedi.
Ha.. sonra FETÖ tedrisatından geçmiş bir atanmış bu bürokratları sağa sola savurdular!
Yine sık kullandıkları bir başka yöntem.
İşlerine taş koyan bürokratlar hakkında yine ‘maşa’ olarak kullandıkları bazen kendilerine yakın gazetelerde bazen de ‘solcu geçinen sünepe’ bir gazetede yazı yazdırdılar. Böylece hakkında usulsüzlük olduğu yazılan bürokratın bakan oluru ya da müsteşar tarafından başka göreve alınması.
Neyse @AbdullahTolu1 dostumuz sayesinde 10-12 yıl öncesine bir gittik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com