13 Temmuz 2024

Asgari ücreti bir de ILO’dan dinleyin!

 

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Direktörü Yasser Ahmad Hassan ile birkaç gazeteci ILO’nun faaliyetlerini konuşma imkanı bulduk. ILO’nun gündemi çalışma hayatı olunca biz de günlerdir tartışılan asgari ücret konusunda ILO’nun değerlendirmelerini merak ettik.

ILO'nun 1970 yılında yürürlüğe koyduğu 131 numaralı sözleşmesinin 3. maddesi asgari ücretin tespitinde gözetilmesi gereken noktaları içeriyor. Türkiye’nin halen imzalamadığı bu sözleşmede asgari ücretin tespitinde ülkedeki genel ücret seviyesinin, yaşam standartlarının, işçinin ailesinin, kalkınma ve istihdam durumlarının dikkate alınması gerektiğine vurgu yapılıyor.

Asgari ücretin İLO için oldukça hassas bir konu olduğuna vurgu yapan Hassan, bu ücrette seviye belirlenirken iki önceliklerinin olduğunu söyledi. Bunların yaşam maliyeti açısından uygulanabilirliği ve işletmelerin sürdürülebilirliği olduğunu kaydetti. Bu dengenin korunmasının kolay olmadığını belirten Hassan, “Doğru verilere göre olmalı. İşletmelerin durumuna ve hane halkının durumuna ilişkin anketler yapılmalı. Enflasyon konusu da dahil edilmeli diye düşünüyorum” dedi.

Sosyal diyaloga önem verilmeli

Asgari ücret tespit edilirken, sosyal diyaloga önem verilmesini önerdiklerini anlatan Hassan, ülkede enflasyon söz konusu olduğunda ise kısır döngüye girildiğini söyledi. Böyle durumlarda ILO’nun sadece işçinin geçim standartlarının kalitesine değil, kadınlar, engelliler, ülkenin ekonomik durumu, hane halkı geçim standardına göre desteklemeler, kadın çalışanların desteklenmesi gibi hepsine birlikte bakılması önerisi yaptıklarını kaydetti.

Sık küçük artışlar ya da…

Asgari ücret konusunda ILO’dan teknik destek isteyen ülke örneklerini de hatırlatan Hassan, bazı ülkelerin ekonomik dengesine göre sıklıkla küçük artışlar yaptığını, bazı ülkelerin büyük ama daha seyrek şekilde artış yöntemi izlediğini belirtti. Hassan, Dünyada bazı ülkelerin belirli oralarda artışa gittikleri gözlenirken, bazılarında yüksek artışlar olabiliyor. Mesela mortgage krizinin 2008-2009’da küresel ekonomileri etkilediği dönemde İrlanda ise ücret artışlarına üst sınır getirdiği bir politika belirledi” sözleriyle anlattı.

Enflasyonun nasıl belirlendiği önemli

‘İrlanda’da en dezavantajlı gruplara ilave destek önerisi yaptınız mı?’ sorusuna “Sosyal yardımlar gibi mevcut mekanizmalara bakılıyor. ‘Özellikle enflasyona bağlı asgari ücret verilsin, yıllık olarak enflasyon nasıl artıyorsa, asgari ücrette aynı oranda artmalı’ diyemiyoruz. İşçilerin geçimlerini artıralım derken, işletmelerin durumunu da gözetmeliyiz, tamamen işsiz kalmamalarını düşünmek zorundayız. Bu kapsamda 131 numaraları sözleşme doğrudan asgari ücreti değil, sektörel olarak işyeri ücretlerini belirlemeyi içeriyor. Dolayısıyla burada enflasyonun nasıl belirlendiği önemli. IMF başka, Dünya Bankası başka metodoloji kullanıyor. Nasıl bir metodoloji ile sonuca ulaşıldığı önemli” tespiti yaptı.

Sektörel ve bölgesel destekler sağlıklı değil

ILO’nun asgari ücretin belirlenmesinde net bir tavsiyesinin olmadığını dile getiren Hassan, asgari ücretin belirlenmesine ulusal ve bölgesel bağlamda da bakılması gerektiğini kaydetti. Bu kapsamda spesifik bir modelin bulunmadığını anlatırken,İrlanda, Arjantin, Meksika’da ‘şöyle uygulandı siz de uygulayın’ diyemeyiz. Biz ağırlıklı verilere dayalı ortalama ücret diyoruz. Bu çerçevede asgari ücretin belirlenmesinde sektörel ve bölgesel bazlı desteklere de ILO sağlıklı bakmıyor. Yine Türkiye 131 numaralı sözleşmeyi imzalamadı diye ‘Türkiye’de asgari ücret yok’ demek de doğru değil. Mesela birçok ülkede ‘örgütlenme sözleşmesi yok’ ama sendikalaşma son derece gelişmiş” dedi.

Asgari ücreti siz belirleyin denilirse…

Hassan Türkiye’den ILO’nun asgari ücreti tespit etmesi yönünde bir talep gelirse nasıl bir yol izleneceğine ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi:

“3’lü taraflar asgari ücreti birlikte belirleyelim derlerse, teknik destek veririz. Önce genel merkezimize Cenevre’ye sorarız. Şimdilerde Meksika’da yapıyoruz. Cenevre’den kıdemli bir uzman gelir. Burada hane halkı yaşam maliyetleri, işletmelerin sürdürülebilirliğine ilişkin araştırmalar, anketler yapılır. Yine işletmelerin rekabetçilik gücünü de göz önüne almak gerekir. ILO’nun yaptığı, çalışanların ihtiyaçları ile işletmelerin imkanlarını belirlemek. Bu konuda 3’lü tarafların kendi çalışmaları sonucu ellerinde olan verilere bakılır. 2008-2009 krizinden sonra İrlanda’da benzer durum ortaya çıkmıştı. ILO devreye girmiş, ücretlerin artışına 3 yıllık üst sınır konulmuştu. Firmaların rekabet edebilirlik ihtimallerinin 3 yıllık olduğu görülmüştü. Yine Güney Afrika’da 2015 yılı örneği var.”

‘Güney Afrika’da ILO’dan önce durum ne idi, sonrasında ne oldu ve hangi kesimlerden talep geldi?’ yönünde bir soruya da Hassan, ülkenin 3’lü diyalog mekanizmalarının şartları oluşunca ILO’dan talepte bulunduğunu söyledi. ILO’da, 3’lü diyalog mekanizmasının asgari ücreti tartıştığı, sorunları konuştuklarını bir çalışma meclisi oluşturulduğunu dile getiren Hassan, ILO yetkililerinin de anketler aracılığıyla verilere ulaştığını ve ortalama ücret, hane halkı geçim endeksleri, işletmelerin ekonomik koşullarına bakarak teknik destek verdiğini kaydetti. Tüm bunlar önemli olurken sadece ortalama ücrete bakmanın da sağlıklı olmayabileceği notunu da düştü.

Hassan’a TÜİK tarafından hazırlanan verilerin kamuoyunda güvenilir bulunmadığı hatırlatılarak, ‘ENAG gibi anket ile ölçüm yapan yapıların verilerine de bakılır mı?’ sorusu da yöneltildi. Hassan; “Farklı farklı veriler olabilir. Merkez Bankası’nın verilerine bakılabilir. Bu tercih 3’lü tarafın ortak konusudur. Önemli olan üretilen verinin doğrulanabilmesidir. Bu çerçevede Türkiye için bunlardan hangisinin doğru olduğunu söylemek için çok farklı değerleri de görmek gerekir” dedi.

20 bin çocuk işçi kurtarıldı

ILO Türkiye Ofisi olarak son 3 yılda 20 bin mevsimlik işçi ve tarımda çalıştırılan 20 bin çocuk işçinin yaşamının düzeltilmesine katkı verdiklerini anlatan Hassan, yine 7 binden fazla çocuk işçinin yer aldığı aile üyesi üzerinde de somut iyileştirmeler yapıldığını kaydetti. Hassan, “2000’lerden bu yana dünyada 240 milyon çocuk işçi tespiti yapılmıştı. ILO’nun da katkılarıyla 2016 yılında 80 milyon gerileterek bu sayıyı 160 milyon kişiye düşürdük. 2020’deki Covid ile birlikte çocuk işçiliğinde sayı yeniden artmaya başladı” diye anlattı.

HAK-İŞ ve DİSK başarılı...

Mülteciler olarak bilinen geçici korunma altındaki kesimlerle ilgili çalışmalar hakkında da bilgi veren Hassan, “Türk ve yabancı bireyler olarak 33 bin kayıtlı istihdama geçiş sağlandı. Kadın kooperatiflerini destekleyerek kadınların işgücüne katılımını artırmaya çalışıyoruz. Ev işçiliği, 10 günden az çalışanların uzun süreli sigortalılıktan yararlanamıyorlar, bu konularda da çalışmalar yapıyoruz. HAK-İŞ’e bağlı Hizmet-İş 2020’den bu yana 13 bin ev işçisi kadını örgütledi. HAK-İŞ ve DİSK çalışma hayatında şiddetin durdurulması için kendi programlarını geliştirdiler. Şimdi toplu iş sözleşmelerine (TİS) madde koyuyorlar” dedi.

Cinsiyete dayalı ücret açığı…

Ücret açığı konusunda ise, cinsiyete dayalı ücret açığını Eurostat verilerine göre değerlendirdiklerini kaydeden Hassan, “Bu verilerde ilginç sonuçlar çıkıyordu kadınlar lehine. Biz de ILO Türkiye olarak TÜİK ile birlikte bir çalışma yaptık. Ücret üzerine olan çalışmalar gösterdi ki; kadın istihdamında tarım, küçük işletmeler gibi yerlerde çalışan kadınlar dışarıda tutuluyor. O zaman kadınlar lehine çıktığı görüldü. Erkeklerin aldığı ücretle kadınların aldığı ücret arasında yüzde 15.6 oranında kadın aleyhine cinsiyetçi bir durumun olduğunu belirledik. Yani erkek 100 lira alırken, kadın 84,6 lira alıyor. Bu çalışmamızın ardından sendikalar TİS’lere bu konuda maddeler eklemeye başladılar” diye anlattı.

Canan Erçetin hayranı…

ILO’nunTürkiye Direktörü Yasser Ahmed Hassan’ın pek bilinmeyen özelliklerinden de bahsedelim. Hassan 2004 yıllarında Mısır’ın Ankara Büyükelçisi olarak görev yapmış. 2013 yılından itibaren de ILO’nun Cenevre’deki merkezinde kıdemli direktörlük görevi üstlenmiş. Türkçe konuşma ve öğrenme konusundaki çabalarını anlatırken, Sezen Aksu, Kayahan, Müslüm Gürses’i dinlediğini, Hammâmîzâde İsmâil Dede Efendi’den ‘Yine Bir Gülnihal’i öğrendiğini söyledi. Özellikle Candan Erçetin’nin şarkıları ile geliştirdiğini vurgularken, Erçetin’i 21 Haziran’da Ankara’daki konserine gidip dinleyecek kadar sevdiğini anlattı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

cemilcahitsaracoglu.blogspot.com