Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Direktörü Yasser Ahmad Hassan ile birkaç gazeteci ILO’nun faaliyetlerini konuşma imkanı bulduk. ILO’nun gündemi çalışma hayatı olunca biz de günlerdir tartışılan asgari ücret konusunda ILO’nun değerlendirmelerini merak ettik.
ILO'nun 1970 yılında yürürlüğe koyduğu 131 numaralı
sözleşmesinin 3. maddesi asgari ücretin tespitinde gözetilmesi gereken
noktaları içeriyor. Türkiye’nin halen imzalamadığı bu sözleşmede asgari ücretin
tespitinde ülkedeki genel ücret seviyesinin, yaşam standartlarının, işçinin
ailesinin, kalkınma ve istihdam durumlarının dikkate alınması gerektiğine vurgu
yapılıyor.
Asgari ücretin İLO için oldukça hassas bir konu olduğuna
vurgu yapan Hassan, bu ücrette seviye belirlenirken iki önceliklerinin olduğunu
söyledi. Bunların yaşam maliyeti açısından uygulanabilirliği ve işletmelerin
sürdürülebilirliği olduğunu kaydetti. Bu dengenin korunmasının kolay
olmadığını belirten Hassan, “Doğru verilere göre olmalı. İşletmelerin
durumuna ve hane halkının durumuna ilişkin anketler yapılmalı. Enflasyon konusu
da dahil edilmeli diye düşünüyorum” dedi.
Sosyal diyaloga önem
verilmeli
Asgari ücret tespit edilirken, sosyal diyaloga önem verilmesini
önerdiklerini anlatan Hassan, ülkede enflasyon söz konusu olduğunda ise kısır
döngüye girildiğini söyledi. Böyle durumlarda ILO’nun sadece işçinin
geçim standartlarının kalitesine değil, kadınlar, engelliler, ülkenin
ekonomik durumu, hane halkı geçim standardına göre desteklemeler, kadın
çalışanların desteklenmesi gibi hepsine birlikte bakılması önerisi yaptıklarını
kaydetti.
Sık küçük artışlar ya
da…
Asgari ücret konusunda ILO’dan teknik destek isteyen ülke
örneklerini de hatırlatan Hassan, bazı ülkelerin ekonomik dengesine göre sıklıkla
küçük artışlar yaptığını, bazı ülkelerin büyük ama daha seyrek
şekilde artış yöntemi izlediğini belirtti. Hassan, “Dünyada bazı ülkelerin
belirli oralarda artışa gittikleri gözlenirken, bazılarında yüksek artışlar
olabiliyor. Mesela mortgage krizinin 2008-2009’da küresel ekonomileri
etkilediği dönemde İrlanda ise ücret artışlarına üst sınır getirdiği bir
politika belirledi” sözleriyle anlattı.
Enflasyonun nasıl
belirlendiği önemli
‘İrlanda’da en dezavantajlı gruplara ilave destek önerisi yaptınız mı?’
sorusuna “Sosyal yardımlar gibi mevcut mekanizmalara bakılıyor. ‘Özellikle
enflasyona bağlı asgari ücret verilsin, yıllık olarak enflasyon nasıl
artıyorsa, asgari ücrette aynı oranda artmalı’ diyemiyoruz. İşçilerin
geçimlerini artıralım derken, işletmelerin durumunu da gözetmeliyiz, tamamen
işsiz kalmamalarını düşünmek zorundayız. Bu kapsamda 131 numaraları sözleşme
doğrudan asgari ücreti değil, sektörel olarak işyeri ücretlerini
belirlemeyi içeriyor. Dolayısıyla burada enflasyonun nasıl belirlendiği önemli.
IMF
başka, Dünya Bankası başka metodoloji kullanıyor. Nasıl bir
metodoloji ile sonuca ulaşıldığı önemli” tespiti yaptı.
Sektörel ve bölgesel
destekler sağlıklı değil
ILO’nun asgari ücretin belirlenmesinde net bir tavsiyesinin
olmadığını dile getiren Hassan, asgari ücretin belirlenmesine ulusal ve
bölgesel bağlamda da bakılması gerektiğini kaydetti. Bu kapsamda spesifik bir
modelin bulunmadığını anlatırken, “İrlanda, Arjantin, Meksika’da ‘şöyle
uygulandı siz de uygulayın’ diyemeyiz. Biz ağırlıklı verilere dayalı
ortalama ücret diyoruz. Bu çerçevede asgari ücretin belirlenmesinde sektörel ve
bölgesel bazlı desteklere de ILO sağlıklı bakmıyor. Yine Türkiye 131 numaralı
sözleşmeyi imzalamadı diye ‘Türkiye’de asgari ücret yok’ demek
de doğru değil. Mesela birçok ülkede ‘örgütlenme sözleşmesi yok’ ama sendikalaşma
son derece gelişmiş” dedi.
Asgari ücreti siz belirleyin
denilirse…
Hassan Türkiye’den ILO’nun asgari ücreti tespit
etmesi yönünde bir talep gelirse nasıl bir yol izleneceğine ilişkin bir soruya
şu yanıtı verdi:
“3’lü taraflar asgari ücreti birlikte belirleyelim derlerse,
teknik destek veririz. Önce genel merkezimize Cenevre’ye sorarız. Şimdilerde
Meksika’da yapıyoruz. Cenevre’den kıdemli bir uzman gelir. Burada hane halkı
yaşam maliyetleri, işletmelerin sürdürülebilirliğine ilişkin araştırmalar,
anketler yapılır. Yine işletmelerin rekabetçilik gücünü de göz önüne almak
gerekir. ILO’nun yaptığı, çalışanların ihtiyaçları ile işletmelerin imkanlarını
belirlemek. Bu konuda 3’lü tarafların kendi çalışmaları sonucu ellerinde olan verilere
bakılır. 2008-2009 krizinden sonra İrlanda’da benzer durum ortaya çıkmıştı. ILO
devreye girmiş, ücretlerin artışına 3 yıllık üst sınır konulmuştu. Firmaların
rekabet edebilirlik ihtimallerinin 3 yıllık olduğu görülmüştü. Yine Güney
Afrika’da 2015 yılı örneği var.”
‘Güney Afrika’da ILO’dan önce durum ne idi, sonrasında ne oldu ve hangi
kesimlerden talep geldi?’ yönünde bir soruya da Hassan, ülkenin 3’lü
diyalog mekanizmalarının şartları oluşunca ILO’dan talepte bulunduğunu söyledi.
ILO’da, 3’lü diyalog mekanizmasının asgari ücreti tartıştığı, sorunları
konuştuklarını bir çalışma meclisi oluşturulduğunu dile getiren Hassan, ILO
yetkililerinin de anketler aracılığıyla verilere ulaştığını ve ortalama ücret,
hane halkı geçim endeksleri, işletmelerin ekonomik koşullarına bakarak teknik
destek verdiğini kaydetti. Tüm bunlar önemli olurken sadece ortalama ücrete
bakmanın da sağlıklı olmayabileceği notunu da düştü.
Hassan’a TÜİK tarafından hazırlanan verilerin kamuoyunda
güvenilir bulunmadığı hatırlatılarak, ‘ENAG gibi anket ile ölçüm yapan yapıların
verilerine de bakılır mı?’ sorusu da yöneltildi. Hassan; “Farklı farklı
veriler olabilir. Merkez Bankası’nın verilerine bakılabilir. Bu tercih 3’lü
tarafın ortak konusudur. Önemli olan üretilen verinin doğrulanabilmesidir. Bu
çerçevede Türkiye için bunlardan hangisinin doğru olduğunu söylemek için çok
farklı değerleri de görmek gerekir” dedi.
20 bin çocuk işçi
kurtarıldı
ILO Türkiye Ofisi olarak son 3 yılda 20 bin mevsimlik işçi
ve tarımda çalıştırılan 20 bin çocuk işçinin yaşamının düzeltilmesine katkı verdiklerini
anlatan Hassan, yine 7 binden fazla çocuk işçinin yer aldığı aile üyesi
üzerinde de somut iyileştirmeler yapıldığını kaydetti. Hassan, “2000’lerden
bu yana dünyada 240 milyon çocuk işçi tespiti yapılmıştı. ILO’nun da
katkılarıyla 2016 yılında 80 milyon gerileterek bu sayıyı 160 milyon kişiye
düşürdük. 2020’deki Covid ile birlikte çocuk işçiliğinde sayı yeniden artmaya
başladı” diye anlattı.
HAK-İŞ ve DİSK
başarılı...
Mülteciler olarak bilinen geçici korunma altındaki
kesimlerle ilgili çalışmalar hakkında da bilgi veren Hassan, “Türk
ve yabancı bireyler olarak 33 bin kayıtlı istihdama geçiş sağlandı. Kadın
kooperatiflerini destekleyerek kadınların işgücüne katılımını artırmaya çalışıyoruz.
Ev işçiliği, 10 günden az çalışanların uzun süreli sigortalılıktan
yararlanamıyorlar, bu konularda da çalışmalar yapıyoruz. HAK-İŞ’e bağlı
Hizmet-İş 2020’den bu yana 13 bin ev işçisi kadını örgütledi. HAK-İŞ ve DİSK
çalışma hayatında şiddetin durdurulması için kendi programlarını geliştirdiler.
Şimdi toplu iş sözleşmelerine (TİS) madde koyuyorlar” dedi.
Cinsiyete dayalı
ücret açığı…
Ücret açığı konusunda ise, cinsiyete dayalı ücret açığını Eurostat
verilerine göre değerlendirdiklerini kaydeden Hassan, “Bu verilerde ilginç sonuçlar
çıkıyordu kadınlar lehine. Biz de ILO Türkiye olarak TÜİK ile birlikte bir
çalışma yaptık. Ücret üzerine olan çalışmalar gösterdi ki; kadın istihdamında
tarım, küçük işletmeler gibi yerlerde çalışan kadınlar dışarıda tutuluyor. O
zaman kadınlar lehine çıktığı görüldü. Erkeklerin aldığı ücretle kadınların
aldığı ücret arasında yüzde 15.6 oranında kadın aleyhine cinsiyetçi bir durumun
olduğunu belirledik. Yani erkek 100 lira alırken, kadın 84,6 lira alıyor. Bu
çalışmamızın ardından sendikalar TİS’lere bu konuda maddeler eklemeye
başladılar” diye anlattı.
Canan Erçetin
hayranı…
ILO’nunTürkiye Direktörü Yasser Ahmed Hassan’ın pek bilinmeyen özelliklerinden de bahsedelim. Hassan 2004 yıllarında Mısır’ın Ankara Büyükelçisi olarak görev yapmış. 2013 yılından itibaren de ILO’nun Cenevre’deki merkezinde kıdemli direktörlük görevi üstlenmiş. Türkçe konuşma ve öğrenme konusundaki çabalarını anlatırken, Sezen Aksu, Kayahan, Müslüm Gürses’i dinlediğini, Hammâmîzâde İsmâil Dede Efendi’den ‘Yine Bir Gülnihal’i öğrendiğini söyledi. Özellikle Candan Erçetin’nin şarkıları ile geliştirdiğini vurgularken, Erçetin’i 21 Haziran’da Ankara’daki konserine gidip dinleyecek kadar sevdiğini anlattı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com