Nitekim yabancı değerlendirme firması Morgan Stanley’in Türkiye’deki anket firmalarının sonuçlarını değerlendirdiği raporunu da ikinci yazımızda dile getirdik ve önceki yazımızı teyit etmiş olduk.
Şimdi seçimlere 4 gün kala yapılan bir çalışmada seçimin karnesini anlatayım.
İlk turda yüzde 53 ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçileceğinin yapıldığı anket dönemi Nisan ayı idi.
Tabi seçimin kısa sürede yapılması kararı nedeniyle anketler de belli periyodlar halinde değil, artık anlık olarak nitelendirilecek şekilde ‘günlük’ yapılmaya başladı.
Bu nedenle adayların belirlendiği mayıs ayında seçimin partiler adına renginin değiştiği ortaya çıktı.
İlk olarak MHP’nin YSK’ya milletvekili listelerini son günden 2 gün erken vermesi dikkat çekiciydi.
MHP, daha ortada yokken AK Parti’nin HÜDA-PAR’la görüşme içerisinde olduğu öğrenmişti.
Böylece Cumhur İttifakı’nda listelerin ortak belirlenmesi gibi bir durum ortaya çıkarsa, kendi adaylarının hangi ilde hangi sırada göreceğini kestiremeyeceğini anladı.
O yüzden erkenden kendi listelerini verdi. Nitekim MHP haklı çıktı, HÜDA-PAR ile olan ittifaka gelebilecek tepkileri MHP yönetiminin erkenden gördüğünü söyleyebiliriz.
Böylece seçimi kazanma-kazanmama kaygısı altında kalmadan listesini kendi penceresinden bakacak kişilerden oluşturan tek partinin MHP olduğunu da söyleyelim. MHP’nin bu kararı yazının sonunda dile getireceğim bir gerçeğe ilginç şekilde ışık tutacak.
Nitekim AK Parti’nin vekil listesi ciddi bir şaşkınlık yarattı. Listeleri hazırlanırken, ‘deve dişi’ olarak nitelendirilecek kişileri koymadı. ‘Üç dönem kuralı’ olarak anlatsa da, seçimlerin tıpkı 2015 yılında olduğu gibi yenilenmesi ihtimalini de hesaba katarak böyle bir hamle yaptı. Ayrıca, ittifak içerisinde hareket edeceği diğer partilerin göstereceği adaylara yer açmak adına da bu hamleyi yaptı.
AK Parti’nin HÜDA-PAR gibi toplamda 150 bin civarında bir kitlesi olan parti ile neden ittifak kurduğu konusunu da geçen hafta netleşti.
AK Parti’ye bir süredir küskün bazı kitlesel cemaatlerin (Bu cemaatler kızgınlıklarından 2019 İstanbul seçimlerinde Ekrem İmamoğlu’na oy verdiler) gönlünü kazanma konusunda HÜDA-PAR’ın önemli bir işlevi olduğu kulağımıza geliyor.
Hatta İsmailağa Cemaatine Numan Kurtulmuş’un gidişini de öncesinde HÜDA-PAR’ın temaslarının sağladığı dedikodusu da var.
Yeşil Sol (HDP)-TİP ittifakı ise tam bir kargaşaya yol açtı.
Ortak liste ile hareket edilmemesi, hiç beklenmeyen bir yöntem oldu. Yeşil Sol, ‘devrimci bencillik yapmamak adına’, TİP’in kararına ‘saygı gösterdi’yse de kendisini Kürtlerin yoğun olduğu illeri dışında ciddi bir vekil çıkaramama riskine soktu. Benzer şekilde TİP’de Yeşil Sol’un kalelerinde aday göstermediyse de Türkiye’nin diğer illerindeki il barajına takılacağı için istediği sayıda vekile ulaşma konusunu riske etti.
Dolayısıyla ankette çıkan sonuçlara göre, şu anda TBMM’de 56 vekille temsil edilen HDP (Yeşil Sol) 40’ın biraz üzerinde vekil çıkarma riskine girmiş görünüyor.
CHP ile 5 partinin ortak hareket ettiği Cumhur İttifakı’nda ise özellikle DEVA’dan gelen adaylara yönelik tepki göz ardı edilemeyecek seviyede. Eşinin ‘Ben kocama değil, hocama bakarım’ dediği kişilerin aday gösterilmesinin hiçbir önemi yokmuş gibi düşünülmesinin de bir faturasının olacağı görülüyor.
İttifak içerisinde CHP’nin oylarını halen Muharrem İnce’nin Memleket Partisi bölüyor.
İYİ Parti’nin oylarını da ilginç şekilde ATA İttifakı’nın adayı Sinan Oğan’ın böldüğü görülüyor.
Her iki partiden yüzde 3-5 oy götürüyor bu adaylar.
Şimdi gelelim yapılan son ankete göre TBMM’deki dağılım konusuna…
Görünen o ki; ilk turda cumhurbaşkanlığında bu son 4 gündü bir aksilik olmazsa az biraz Kılıçdaroğlu’nu işaret ediyor.
Ancak, TBMM’deki sandalye dağılımını şu anda MHP’nin etkilediği görülüyor.
Yazının ortasında dile getirdiğim, ‘kendi penceresinden bakan kişileri aday göstermesi’ MHP’nin kendi kitlesindeki çözülmeyi durdurmuş görünüyor.
Bu nedenle Cumhur İttifakı’nın ağırlığının olacağı hesap edilen TBMM’deki vekil dağılımında MHP’nin önemli bir fonksiyonunun olacağı anketlere yansıyor.
Anlayacağınız ‘karnede kırıkların çok olacağı’ görünen bu seçimde vekil dağılımı da çok şaşırtıcı olacak gibi..
Tabi seçimin kısa sürede yapılması kararı nedeniyle anketler de belli periyodlar halinde değil, artık anlık olarak nitelendirilecek şekilde ‘günlük’ yapılmaya başladı.
Bu nedenle adayların belirlendiği mayıs ayında seçimin partiler adına renginin değiştiği ortaya çıktı.
İlk olarak MHP’nin YSK’ya milletvekili listelerini son günden 2 gün erken vermesi dikkat çekiciydi.
MHP, daha ortada yokken AK Parti’nin HÜDA-PAR’la görüşme içerisinde olduğu öğrenmişti.
Böylece Cumhur İttifakı’nda listelerin ortak belirlenmesi gibi bir durum ortaya çıkarsa, kendi adaylarının hangi ilde hangi sırada göreceğini kestiremeyeceğini anladı.
O yüzden erkenden kendi listelerini verdi. Nitekim MHP haklı çıktı, HÜDA-PAR ile olan ittifaka gelebilecek tepkileri MHP yönetiminin erkenden gördüğünü söyleyebiliriz.
Böylece seçimi kazanma-kazanmama kaygısı altında kalmadan listesini kendi penceresinden bakacak kişilerden oluşturan tek partinin MHP olduğunu da söyleyelim. MHP’nin bu kararı yazının sonunda dile getireceğim bir gerçeğe ilginç şekilde ışık tutacak.
Nitekim AK Parti’nin vekil listesi ciddi bir şaşkınlık yarattı. Listeleri hazırlanırken, ‘deve dişi’ olarak nitelendirilecek kişileri koymadı. ‘Üç dönem kuralı’ olarak anlatsa da, seçimlerin tıpkı 2015 yılında olduğu gibi yenilenmesi ihtimalini de hesaba katarak böyle bir hamle yaptı. Ayrıca, ittifak içerisinde hareket edeceği diğer partilerin göstereceği adaylara yer açmak adına da bu hamleyi yaptı.
AK Parti’nin HÜDA-PAR gibi toplamda 150 bin civarında bir kitlesi olan parti ile neden ittifak kurduğu konusunu da geçen hafta netleşti.
AK Parti’ye bir süredir küskün bazı kitlesel cemaatlerin (Bu cemaatler kızgınlıklarından 2019 İstanbul seçimlerinde Ekrem İmamoğlu’na oy verdiler) gönlünü kazanma konusunda HÜDA-PAR’ın önemli bir işlevi olduğu kulağımıza geliyor.
Hatta İsmailağa Cemaatine Numan Kurtulmuş’un gidişini de öncesinde HÜDA-PAR’ın temaslarının sağladığı dedikodusu da var.
Yeşil Sol (HDP)-TİP ittifakı ise tam bir kargaşaya yol açtı.
Ortak liste ile hareket edilmemesi, hiç beklenmeyen bir yöntem oldu. Yeşil Sol, ‘devrimci bencillik yapmamak adına’, TİP’in kararına ‘saygı gösterdi’yse de kendisini Kürtlerin yoğun olduğu illeri dışında ciddi bir vekil çıkaramama riskine soktu. Benzer şekilde TİP’de Yeşil Sol’un kalelerinde aday göstermediyse de Türkiye’nin diğer illerindeki il barajına takılacağı için istediği sayıda vekile ulaşma konusunu riske etti.
Dolayısıyla ankette çıkan sonuçlara göre, şu anda TBMM’de 56 vekille temsil edilen HDP (Yeşil Sol) 40’ın biraz üzerinde vekil çıkarma riskine girmiş görünüyor.
CHP ile 5 partinin ortak hareket ettiği Cumhur İttifakı’nda ise özellikle DEVA’dan gelen adaylara yönelik tepki göz ardı edilemeyecek seviyede. Eşinin ‘Ben kocama değil, hocama bakarım’ dediği kişilerin aday gösterilmesinin hiçbir önemi yokmuş gibi düşünülmesinin de bir faturasının olacağı görülüyor.
İttifak içerisinde CHP’nin oylarını halen Muharrem İnce’nin Memleket Partisi bölüyor.
İYİ Parti’nin oylarını da ilginç şekilde ATA İttifakı’nın adayı Sinan Oğan’ın böldüğü görülüyor.
Her iki partiden yüzde 3-5 oy götürüyor bu adaylar.
Şimdi gelelim yapılan son ankete göre TBMM’deki dağılım konusuna…
Görünen o ki; ilk turda cumhurbaşkanlığında bu son 4 gündü bir aksilik olmazsa az biraz Kılıçdaroğlu’nu işaret ediyor.
Ancak, TBMM’deki sandalye dağılımını şu anda MHP’nin etkilediği görülüyor.
Yazının ortasında dile getirdiğim, ‘kendi penceresinden bakan kişileri aday göstermesi’ MHP’nin kendi kitlesindeki çözülmeyi durdurmuş görünüyor.
Bu nedenle Cumhur İttifakı’nın ağırlığının olacağı hesap edilen TBMM’deki vekil dağılımında MHP’nin önemli bir fonksiyonunun olacağı anketlere yansıyor.
Anlayacağınız ‘karnede kırıkların çok olacağı’ görünen bu seçimde vekil dağılımı da çok şaşırtıcı olacak gibi..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com