Ekonomide öyle bir türbülans yaşanıyor ki; bir yandan bütçe dengesinin sağlanması için zam yapılıyor. Diğer yandan ülkenin en önemli ekonomik aktivitesi olan tarımsal üretimde iflasların yaşanması önlenemiyor.
Çiftçinin ürettiği gerçek değerinden alınmayıp, yok pahasına satılması sonucu bankalar 2 milyon 230 bin çiftçinin arazisine kullandırdığı kredilerin geri ödenmemesi nedeniyle ipotek koydu. Birgün gazetesinden Mustafa Bildircin’in TAKBİS verilerinden derlediği bilgilere göre öyle ufak tefek bir üretim alanı değil, Hollanda, Belçika, İsviçre büyüklüğünü aşan 42,3 milyar metrekare yani 42 bin 300 kilometrekare tarımsal alana ipotek konuldu. Konya, Ankara, Manisa, Eskişehir, Aydın, Kayseri gibi hakikaten Türkiye’nin tarımsal ihtiyacının karşılandığı tarımsal hub nitelenen yerlerde yapılıyor bu ipotekler.Tabi bankaların ‘sevmeyeceği eşeğe ot vermeyecekleri’
bilindiği için tapularına ipotek konulan tarımsal alanların parasal değeri de
dikkat çekiyor. İpoteklerin parasal değeri Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün
(TKGM) “TAKBİS’te yer alan ipotek bedelleri ile ilgili değerlendirme yapmak
doğru sonuç vermeyebilir” notu düşülmüş olsa da verilere göre,
bankaların ipoteklediği tarım arazilerinin toplam parasal değeri şimdi
sıkı durun! 154 trilyon 544 milyar 54 milyon lira olarak hesaplanıyor.
180 firma
konkordatoya gitti
Peki tarımda durum böyle iken, çok övündüğümüz sanayide
kapasite kullanım oranları ne halde? Geçtiğimiz temmuz ayında sanayide kapasite
kullanım oranları son 15 ayın en düşük seviyesine indi. Son 20 ayın çalışan
sayısında da son 21 ayın en sert daralması yaşandı. 2024’ün ilk yarısında yeni
açılan her 5 şirkete karşın bir şirket kepenk kapattı. Ekonomideki
daralma nedeniyle temmuz ayında 180 firma konkordato başvurusunda
bulundu.
Kapasite yerlerde
sürünüyor
Merkez Bankası’nca açıklanan İmalat Sanayi Kapasite Kullanım
Oranı verileri de ekonomideki daralma konusunda sinyaller veriyor.
Kapasite kullanım oranı temmuz ayında yüzde 75,9’a geriledi. Bu gerileme
son 15 ayın en düşük seviyesi olarak ölçüldü.
Elektriğe, doğalgaza
yüzde 38 zam
Ekonomideki kötüleşme sürerken, İmalat Sanayi Kapasite
Kullanım Oranı gerilerken, iktidar elektriğe, doğalgaza yüzde 38’er oranda zam
yapıyor. Elektrik zammının sanayide yaratacağı maliyeti hiç mi hesaplamıyor.
Peki bu zamların doğrudan ve dolaylı etkileri olmayacak mı? Mesela hizmetler
sektörü fazlasıyla fiyatlarına yansıtmayacak mı?
26 bin çek
karşılıksız çıktı
Yine ekonomideki sürdürülebilirliği gösteren çek-senet
kullanımı verileri de sağlıklı bir ekonomi döngüsü içerisinde olunmadığını
gösteriyor. Merkez Bankası verilerine göre karşılıksız çek adedi temmuz ayında
bir önceki haziran ayına göre yüzde 150 arttı ve 26 bin 351 adet
çek karşılıksız çıktı.
Limonun ‘suyu’ çıktı
Öte yandan İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) kentte perakende
fiyatı en fazla artan ve azalan ürünlerle ilgili verileri de ekonomideki duruma
ilişkin bilgiler veriyor. İstanbul Ücretliler Geçim İndeksi’ndeki 242 ürünün
111’inin temmuz ayında perakende fiyatı arttı. 49’unun geriledi, 82 ürünün
fiyatında değişim olmadı. Buna göre temmuz ayında yaş kuru sebze ve meyler alt
gurubunda yer alan limon yüzde 53.34 artış ile fiyatı en fazla yükselen ürün oldu.
Ağustos ayına girmiş bir dönemde narenciyedeki bu artışı birileri nasıl
yorumlar bilemiyorum?
İşçi kooperatifi grev
kırıcı olur mu?
Ekonomik koşullar sabit ve dar gelirlilerin şartlarını her
geçen gün zorlarken, çalışma hayatında bir de işveren çevrelerinin yaptığı akıl
almaz oyunlar hayat koşullarına tuz-biber ekiyor. Tek-Gıda İş Sendikası’nın
grevde olduğu Arkas’a ait Kristal Yağ Fabrikasının işlerini Tariş
Zeytinyağı Fabrikasına yaptırdığı ortaya çıktı. TEK-Gıda İş Sendikası,
Arkas Kristal Yağ Fabrikası işçilerinin grevde olması sırasında dolum ve
ürünlerin satışa hazır hale getirilmesi işlemlerinin Tariş Zeytinyağı A.Ş’de
yaptırıldığını belirlediklerini açıkladı. Grev kırıcı bu durumla ilgili
Karşıyaka 2’inci İş Mahkemesi tarafından delil tespiti yapıldığı da ortaya
çıktı. İşin ilginç tarafı ise işçilerin kalkınması için kooperatif olarak kurulan Tariş
Zeytinyağı Fabrikası’nın bu kez işçilerin karşısında grev
kırıcı görevi üstlenmesi.
Peki ekonominin düzeltilmesi için çaba gösterildiği söylenirken, iflasların, ipoteklerin grev kırıcılığın önlenmediği bir süreçte, bir de ekonominin birçok kaleminde aşırı artışları yaratacak kritik zamların yapılmasını birileri açıklaması gerekmiyor mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com