Hükümetin geçtiğimiz haftalarda kayıp kaçak ve vergilendirme
ile ilgili yasalaşan düzenlemesi uzunca süre tartışıma konusu oldu. Ekonomi
bürokrasisi vergi yasalarında değişiklikle öngörülen 100-140 milyar liralık ek
vergi gelirinin kat be kat üzerinde vergi gelirinin, vergi cennetlerine giden
kaynakların önlenmesi ile her yıl düzenli şekilde sağlamanın olanaklı olduğunu
dile getiriyor.
Muhalefet ise “İktidar; vergi adaletini sağlamak, kamu
gelirlerini artırmak, tasarruf ve bütçe açıklarını kapatmak, borç ve yüksek
faiz ödemelerini azaltmakta samimiyse, 18 yıldır beklettiği vergi cennetleri
listesini yayınlayıp buralardaki milyarlarca dolarlık serveti yüzde 30
vergilendirerek tüm söylediklerini gerçekleştirebilir” yorumu yapıyor.
Vergi cennetlerinin hangi ülkeler olduğu ve nasıl bir kaynak
aktarımı sonucu Türkiye gibi ekonomisi oldukça kırılgan ülkelerde nasıl bir
etki yarattığının hikayesinin ne olduğunu anlatalım…
Türkiye’de büyük servetlerin, uluslararası vergi
cennetlerine yapılan milyarlarca dolarlık para ve sermaye transferlerinden
doğrudan yüzde 30 vergi alınmasını öngören yasa, 21 Haziran 2006’dan bu yana
yürürlükte. Vergi cennetleri olarak bilinen listenin açıklanması yetkisi yasada
Bakanlar Kurulu’nda idi. Bakanlar Kurulu bu yetkiyi kullanmadı. Ardından Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Modeli’ne geçildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu yetkiyi kullanmadı.
Böylece 18 yıldır uygulamada olan düzenleme hayata geçirilmedi.
KVK 30/7 maddesinde “Kazancın elde edildiği ülke vergi
sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı
düzeyde vergilendirme imkanı sağlayıp sağlamadığı bilgi değişimi hususunun göz
önünde bulundurulması suretiyle hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle,
Bakanlar Kurulu’nca ilan edilen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan
kurumlara (tam mükellef kurumların bu nitelikteki ülkelerde bulunan iş yerleri
dahil) nakden veya hesabın yapılan veya tahakkuk ettirilen her türlü ödemeler
üzerinden, bu ödemelerin verginin konusuna girip girmediğine veya ödeme yapılan
kurumun mükellef olup olmadığına bakılmaksızın yüzde 30 tevkifat yapılır”
deniliyor.
Dünya ölçeğinde faaliyet gösteren Vergi Adalet Ağı (Tax Justice
Network) isimli sivil toplum örgütünün Türkiye’ye ilişkin 2023 raporu
çok önemli veriler içeriyor. Türkiye’den vergi cenneti ülkelere sadece 2023
yılında aktarılan paralardan doğan vergi kaybının 1 milyar 182 milyon dolar
olduğu, Off-shore’da tutulan küresel servet içinde Türk vatandaşlarının payının
binde 23 olduğu ve off-shore’da tuttukları miktarın da 26.5 milyar doları
bulduğu tespiti yapılıyor.
Vergi cenneti terimi başlı başına sıkıntılı bir kavram;
çünkü bu yerler şirketlere ve bireylere vergi yasalarını aşma olanağı sunarken,
aynı zamanda ceza yasalarını, şeffaflık gerekliliklerini, mali düzenlemeleri,
miras kurallarını ve daha fazlasını aşma olanağı da veriyor.
Bu nedenle “vergi cenneti”nin ne olduğuna dair
evrensel olarak kabul edilmiş bir tanım bulunmamakla birlikte, genel anlamda vergi
cenneti, çok uluslu şirketlerin ve bireylerin faaliyet gösterdikleri ve
yaşadıkları ülkelerdeki hukukun üstünlüğünden kaçmalarını ve bu ülkelerde
ödemeleri gerekenden daha az vergi ödemelerini sağlayan bir ülke veya yargı
bölgesi olarak nitelendiriliyor.
Vergi Adalet Ağı "Gizlilik yargı yetkisi"
teriminin, bireylerin servetlerini ve mali işlerini hukukun üstünlüğünden
gizlemelerini sağlamada uzmanlaşmış yargı yetkilerini ifade etmek için kullanıldığına
dikkat çekiyor.
Kuruluş bu duruma ilişkin şöyle bir örnek veriyor: “İrlanda,
bir kurumsal vergi cennetidir ancak gerçekte bir gizlilik yargı yetkisi
değildir; İsviçre ve Lüksemburg gizli bankacılık, kurumsal vergi suistimali ve
çok çeşitli diğer offshore hizmetleri sunar. Birleşik Krallık kendisi gizli
bankacılık sunmaz ancak gevşek finansal düzenlemeler de dahil olmak üzere daha
da geniş bir offshore hizmetleri yelpazesi satar.”
-----Pazar günü devam edecek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com