Bilindiği gibi ülke ‘güçlendirilmiş parlamenter sisteme’ dönüşü savunan Millet İttifakı ile ‘son 5 yıldır tek adam yönetiminin işlediği’ Cumhurbaşkanlığı Hükümet Modeli’ni savunan Cumhur İttifakı’ndan birinin seçilmesini oyladık.
Seçimler bitti..
Seçimler bitti..
Şimdi tez elden önümüzdeki döneme ilişkin vaatlerin gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Çünkü geçen süre zarfında dünyada yaşanan pandemi sonrası birçok ülke finansal ve mali konularda kararlar aldı. Aldıkları kararlar sayesinde yaşanılan sıkıntıları bugün daha rahat atlatıyor.
Ancak, biz bu süreçte ‘bize özgü’ kararlarımız sonucunda ciddi bir türbülansın ortasında kaldık.
‘Faiz sebep, enflasyon netice’ kararı ile ortaya çıkılan ekonomi politikası ile kurların yükselmesini sağladık. Bunu ‘ihracatımız patlayacak’ söylemi ile umuda havale ettik.
Ancak üretimi yurtdışı hammadde ve ara malı girdisine bağlı olan ihracatımızı miktar bazında bir türlü artıramadığımız için aynı miktar ihracatı daha yüksek döviz kurundan satarak, ‘Cumhuriyet tarihinin rekoru’nu kırdık diye övündük.
Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olduğu Millet İttifakı ise, “Haksız gelir ve servet transferi ile rant devşirmeye dayalı politikalara son verecek, gelirin bireyler, haneler ve bölgeler arasında adil ve dengeli dağılımını sağlayacağız” taahhüdünü verdi.
Bu anlamda vatandaş odaklı bir yapılandırmayı; yeşil dönüşümü ve dijital devrimi merkezine alan yeni sürdürülebilir, kapsayıcı kalkınma stratejisiyle Türkiye’nin ‘’Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtarılıp ‘’Yüksek Gelirli Ülkeler” arasında sağlam ve kalıcı bir konuma getirilmesi taahhüt edildi. Cinsiyet, etnik köken, din, dil, yerleşim yeri, sağlık durumu, sosyo-ekonomik koşulları ayırt etmeden, fırsat eşitliğini garanti altına alan kapsayıcı bir eğitim sistemi kurulması vaat edildi. Gelecek nesillerin ‘ekosistem hakkı’nı anayasal güvence altına alacaklarının sözü verildi. Aşırı yoksulluğu sıfırlamayı, hiçbir vatandaşı geride bırakmamayı ve ülkenin güvenilir, güçlü ve etkili bir uluslararası oyuncu konumuna getirilmesi taahhüt edildi.
Enflasyonun 2 yıl içinde düşük tek haneye kalıcı bir biçimde indirilmesi, ortalama büyüme hızının yüzde 5’in üzerinde gerçekleştirilmesi sözü verildi.
Cumhur İttifakı’nın 10 yıl önce 2023 yılında gerçekleştirileceği sözünü verdiği ‘ihracatın 500 milyar dolar seviyesine çıkarılması’ sözünün yarısı bile gerçekleştirilemedi. İşte bu sözü edilen ihracatı Millet İttifakı ise; ‘önümüzdeki 5 yılda 600 milyar dolara çıkarma’ taahhüdüne dönüştürdü.
Cumhur İttifakının ana omurgası AKP 20 yıldır toplum üzerinde ağır yüke dönüştürülen dolaylı vergileri düşürmede başarılı olamazken, Millet İttifakı bu yükü düşüreceği sözünü verdi.
İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde 1980’li yıllarda uygulanan, ancak kamu üzerinde büyük yük oluşturması üzerine vazgeçilen, Kamu-Özel İşbirliği (KOİ) Projeleri de AKP zamanında başlatılmıştı. Nitekim şehir hastaneleri, otoyol projeleri bu kapsamda yerini alırken, döviz kuru üzerinden yapılan ödemelerin kamu üzerindeki yükü de her geçen gün arttı.
İşte Millet İttifakı’nın bu konudaki taahhüdü ise, “Usulsüzlük ve yolsuzluk tespit edilen Kamu-Özel İşbirliği projeleri için ulusal ve uluslararası tüm hukuki yolları kullanacak, gerekirse tahkim süreçlerini işletecek, varsa kamuyu zarara uğratan yüklenici şirketler, bunların ortakları ve sorumlu şahıslarla ilgili yasal işlemleri başlatacak ve oluşan zararların ilgililerinden tahsilini sağlayacağız” şekline dönüştü.
Takipçisi olacağız, Kurban Bayramı’nda emeklilere iki maaş ikramiye verilmesi taahhüdü de, 10 ilde yaşanan depremzedelere verilecek yeni konutların ücretsiz teslimi de verilen sözler arasında yerini aldı.
Cumhur İttifakı’nın önümüzdeki dönem en önemli sınavı ise bu yıl sonunda yüzde 6’lara yükselmesi beklenen bütçe açığının GSYH oranının yeniden Maastricht Kriterlerindeki yüzde 3’ler seviyesine düşürme de olacak. Çünkü iktidarın bu yıl için tahmin ettiği bütçe açığı 660 milyar idi. Bugün açık 400 milyar lira sınırına yaklaştı.
Bütçe devlet yönetiminde çok önemli bir unsur olduğu için, bütçe açığı arttıkça borçlanma da artar. Dolayısıyla gelecek olan yeni yönetimin, tasarruf tedbirleri, kemer sıkma politikaları ve vergi reformu ile bütçe görünümünü düzeltmesi gerekeceğini de unutmayalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com