Eylül ayı ile birlikte Türkiye’de piyasalar gelecek yıla ilişkin kararlara odaklanır. Bu durum 2023 Eylül’ünde de bir önceki yılın Eylül’ünde de yaşanmıştır.
Mesela bugün (5 Eylül) 2025-2027 dönemi 3 yıllık orta vadeli
program (OVP) açıklanacak. OVP Türkiye’de hükümet tarafından hazırlanan ve
ülkenin ekonomik hedeflerini ve politikalarını kapsayan üç yıllık bir stratejik
planlama belgesi kabul edilir. Her yıl revize edilerek güncellenen OVP hem
kamu hem de özel sektör için önemli bir yol haritası niteliğindedir. Plan,
bütçe hazırlıkları ve mali disiplinin sağlanmasında temel bir referans noktası
oluşturur. Ayrıca, uluslararası yatırımcılar ve finans çevreleri için
Türkiye'nin ekonomik performansını izleme açısından da kritik bir
belgedir.
Bugün açıklanacak o belgede önümüzdeki 3 yılda konulan
hedeflerin tutturulması hakikaten önemli olacak. Ya da tutturulması için siyasi
iradenin geçmişteki OVP’lerde olduğu gibi kağıt üzerinde bırakmaması gerçekten
sahiplenmesi gerekiyor.
Nedenini anlatayım!
Ülke ekonomisi hakikaten olmadığı kadar kırılgan bir
durumda. Enflasyonun yükseldiği bir dönemde faizleri düşürmek gibi bir sergüzeştlik
yaptı iktidar. Buna iş dünyası da çanak tuttu. Düşük faizle kredi kullanma hülyasına
daldı. Zaten enflasyon da mal fiyatlarına zam olduğu için orada da kazandı. Ama
ülke ciddi bir ekonomik erozyon yaşadı. Şimdilerde ise yurtdışı piyasalardaki
durgunluğun yaratacağı sıkıntı, bizdeki yüksek enflasyonla birleşirse, dibin
dibinin nasıl bir yer olduğunu görme riskimizin önünü açar.
Dolayısıyla OVP’deki hedeflerin tutturulması için büyük bir
özveri ve siyasi irade gerekiyor. Ekonominin son çeyreğine gidilen bir dönemde piyasalar
gelecek yıl yapılacak yatırımlara odaklanıyor. O nedenle bugünlerde alınan
kararların uygulanmasındaki tutarlılık çok önemli.
Tutarlı olmak zorundayız çünkü, biz attığımız adımların
arkasında durmadığımızda neler yaşanacağını başkaları bize söylüyor.
Mesela Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) uzmanlarının
2022 yılında Türkiye ekonomisinin 2023-2024 döneminde nelerle karşılaşacağına
ilişkin yaptıkları tespitleri hatırlatayım!
2022 yılı Kasım ayında Türkiye’nin 2023 ve 2024 yıllarında
büyümesinin yavaşlayarak devam edeceğini ama kırılganlıkların da artacağı söylemişler
ve bugün görüyoruz ki tutturmuşlar. Örgüt Ekonomik Görünüm
Raporunda “Türkiye 2023 ve 2024'te üye ülkeler arasında en fazla büyüyen
ekonomiler arasında yer alırken, enflasyonun açık ara farkla en yüksek
seyrettiği ülke olacak” demiş. Bunu da tutturmuş.
Ülkeleri arasında enflasyonun açık ara farkla en yüksek ülkenin
Türkiye olacağını tespit etmiş. Bu da tutmuş. 2023 yılından itibaren
tüketici fiyatlarındaki artışın yavaşladığının görüleceği öngörüsünde bulunmuş.
Türkiye'de enflasyonun yüksek seyretmesinin hane halkının satın alma gücünü
düşüreceğini öngörmüş. Tutturmuş mu evet tutturmuş!
İnsanımız semt pazarlarındaki artıklar ile geçiniyor. Sürekli yüksek
enflasyonun hane halkının satın alma gücünü azaltacağı için hane halkı
tüketiminin önemli ölçüde yavaşlayacağını da söylemiş. Devam etmiş, artan
belirsizlik ortamının yatırımı engelleyeceği tespitini yapmış.
Merkez Bankası'nın güven sağlamak ve enflasyon
beklentilerinde yeniden çıpa oluşturmak için politika faizini artırması
gerektiği tespiti yapmış. İlginç olan hakikaten 2023 yılından itibaren Merkez
Bankası faizleri artırmaya başlamış. 22 Haziran 2023 tarihli PPK’ya başkanlık
eden Hafize Gaye Erkan ile birlikte 8.5’ten 15’e çıkarmış. O günden bu yana politika
faizi artırılarak 50’ye getirildi.
Türkiye'nin ekonomik büyümesinin 2023 ve 2024'te yavaşlayacağı
tespitinde bulunmuş. Bugün görüyoruz ki 2 yıl önceden bugün yaşanacakları tespit
etmiş. Dahası yavaşlamanın neden kaynaklanacağını dahi belirlemiş: “Bunda
zayıf dış talep ve süregelen jeopolitik belirsizliklerin yatırımları
baskılaması ve ihracat artışını sınırlaması etkili olacak.”
Enflasyonun, kısmen baz etkileri nedeniyle düşeceğini
öngörüsünde de bulunmuş, “Ancak son dönemde liradaki değer kaybının
ve ücret artışlarının tüketici fiyatlarına kademeli olarak yansıması nedeniyle
yüzde 40'ın üzerinde kalacağı tahmin ediliyor” tespiti yapmış. Ve bugün
yüzde 40’ın çok üzerinde bir enflasyonumuzun olacağını daha 2022
yılındaki raporunda belirmiş. Devam etmiş, “Genişleyen makroekonomik dengesizliklerin”
Türk Lirası'nın değer kaybını hızlandırabileceğini ve enflasyonu
artırabileceğini söylemiş.
Peki bugün açıklanacak OVP’deki verileri hazırlayan
uzmanların OECD uzmanlarından eksik yanları mı var? Hayır! Bence hiçbir eksik
tarafları yok. Onlar da önümüzdeki 3 yılda ekonomideki kırılganlıkları ya da
yaşanılacak genişlemeleri büyük ölçüde hesaplayabilecek kabiliyette uzmanlar.
Sorun yapılacak tespitlerin uygulanmasında popülist bir
siyasi tavra kurban edilip edilmeyeceğinde.
O nedenle bu OVP’yi sıkı takip edelim, kara bulutlar öncekilere
benzemiyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com