Avrupa Birliği (AB)
oluşum sürecinden bu yana ciddi krizler yaşadı. İngiltere ve ABD’nin dünyada
tek güç olma hesabıyla AB’nin siyasi ve ortak para birlikteliği konusunda hep
bir karışıklık çıkardı. AB’nin iki lokomotif ülkesi Almanya ve Fransa’yı bile
karşı karşıya getirerek karıştırmayı hep sürdürdü.
2010 yılında
Yunanistan’da patlak veren borç krizi, kısa sürede diğer Avro Alanı ülkelerini
de etkiledi. 2015 yılında patlak veren düzensiz göç krizi, hem Schengen
Bölgesi’nin işlerliğinin sorgulanmasına, hem de üye devletler arasında fikir
ayrılıklarına yol açtı. Ardından gelişen, Brexit, aşırı sağ ve popülist
akımların yükselişi, transatlantik ilişkilerde gerginlikler gibi pek çok farklı
süreçlere rağmen kendisini yenilemesi gerektiğini sıklıkla yaşadı.
Aslında
bakıldığında AB’nin içerisine düştüğü ekonomik kriz ve siyasal krizin oluş
şekli ile bizdeki ekonomik ve siyasi kriz arasında çok büyük bir fark yok.
Ancak orada birliğin varlığını korumaya yönelik projeksiyonlar geliştirilirken,
Türkiye'de halen AB’nin yeniden varoluşunu sağlayacak tespit ve önerilerin
benzerini yapmamasına ne demeli?
Mario Draghi’nin “AB Rekabetçiliğinin
Geleceği” raporu
Şimdi ise pandemi
sonrası benzer bir sıkışıklığın içinden çıkmak için AB yeni açılımlarla yön
bulmaya çalışıyor. Bu kapsamda AB Merkez Bankası Eski Başkanı ve İtalya Eski
Başbakanı Mario Draghi önderliğinde hazırlanan “AB Rekabetçiliğinin Geleceği”
konulu bir raporla süreç tahlil ediliyor.
Rapora göre AB
rekabetçiliği ve değişim alanlarını etkileyen “Ortak hedeflere aynı öncelikler
ve politika eylemleriyle odaklanılmaması. AB kaynağının farklı programlara
dağıtılması nedeniyle etkisinin azalması. Kilit alanlarda AB düzeyinde eşgüdüm
eksiliğinin bulunması” başlıklarında üç engel bulunuyor.
Yine AB’nin önünde “Sürdürülebilir
büyümeye ulaşması için rakipleriyle arasındaki inovasyon farkını kapatması. Karbonsuzlaşma
ve rekabetçiliği birleştiren bir plan uygulanması ile Dışa bağımlılıklarını en
iyi şekilde yöneterek kendi güvenliğini sağlaması” başlıklarında üç
önemli değişim olduğu kaydediliyor.
‘Savunma harcaması kısıtı jeopolitik
değişim nedeniyle kalksın’
Raporda, AB’nin
mevcut durumunun tahlilinde önemli ‘Temel Tespitler’le yapılıyor.
Savunma harcamalarını kısıtlı tutularak, iç önceliklere daha fazla pay ayrılmasına
olanak sağlayan jeopolitik ortamın artık olmadığına vurgu yapılıyor. Rekabet
gücünü artırmak için ise ciddi bir paradigma değişimi gerektiği kaydediliyor.
Bu kapsamda ‘İnovasyonun
güçlendirilmesi ve büyümeyi ateşleyecek yeni alanların bulunması.’, ‘Uygun
maliyetli ve temiz enerji sağlamalı.’, ‘Dışarıya bağımlılıktan ileri gelen
risklerin azaltılması ve stratejik bağımsızlığın güçlendirilmesi’
başlıklarında üç alanda dönüşümün gerekli olduğu belirtiliyor.
Son olarak AB
ekonomisinde yaşanan eşgüdüm eksikliğinin sanayi politikasının etkinliğini
engellediği tespiti yapılarak, eşgüdüm eksikliğine neden olanların “Tek
pazarı göz ardı eden uygulamalar. Finansal araçlar arasında eşgüdüm eksikliği
ve AB toplam kaynağının dağınık olması ve AB yönetişiminin karmaşıklığı ve
politikaları arası uyumun yeterli düzeyde sağlanamaması” olduğu sıralanıyor.
Yapılan tespitlerin
ardından, ‘Temel Öneriler’ de üç başlık sıralanıyor:
Gelecek dönem AB rekabetçiliğini şunlar
oluşturmalıdır:
a. Küresel rekabetin sübvansiyonlar ya
da yasal düzenlemeler tarafından çarpıtıldığı durumlarda hedefli sektörel ve
sanayi önlemlerinin devreye alınması. b.
Donanımlı ve yetkin işgücü c.
Stratejik bağımsızlık ve güvenlik.
Yeni sanayi stratejisi şu alanları
kapsamalıdır:
a. Rakiplerle aradaki inovasyon
farkının kapatılması ve yenilikçiliğin ticari değerlere dönüşmeli. b. Karbonsuzlaşma çabalarının bir plan
kapsamında rekabetçiliği güçlendirilmeli. c.
Gerçek anlamda bir ‘dış ekonomi politikası’ geliştirilerek uygulanmalı.
Avrupa savunma sanayi geliştirmelidir ve
yeni sanayi stratejisinin temeli şu unsurlara dayanmalıdır:
a. Tek Pazar’ın tümüyle uyumlaşmalı. b. Şirketlere değil, sektörlere
odaklanan sanayi politikası geliştirilmeli. c. Yatırım harcamalarının AB GSYH’sının yüzde 5’ine varan tutarlara
ulaşmalı. d. AB yönetişim yapısında
reform yapılarak, bazı alanlarda daha hızlı ilerlemeyi seçen üye ülkelere
esneklik sağlanması ve ayrıca hangi kararların ne düzeyde (AB ya da ulusal
düzey) alınmasının yerinde olacağının belirlenmeli.
AB’nin gelecek görünümü ve yatay kesen
politikalarda değişim için ise öneriler şu başlıklarda sıralanıyor:
“AB’nin
Rakipleriyle Arasındaki İnovasyon Farkını Kapatması için Temel Öneriler.
Karbonsuzlaşma Çabalarının Rekabetçiliği Güçlendirmesi içen Temel Öneriler. Dış
Bağlılıkların Yönetilmesi ve Güvenlik. Bu başlık altında Dışsal Güvenlik
Açıklarının Azaltılması ve Savunma ve Uzay Alanında Sanyi Kapasitesinin
Güçlendirilmesi. Finansman ve Yatırımlar. Yönetişimin Güçlendirilmesi.
Donanımlı ve Yetkin İşgücü Açığının Kapatılması. Rekabet Politikasının
Yenilenmesi.”
Devam edecek. Pazar gününü ‘gelecek görünümünde yer alan başlıkları’ detaylandıracağız…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com