Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) ocak verileri ise
dengelerde değişimi gösteriyor. Buna göre 2024 ocak ayında 15 ve daha yukarı
yaştaki kişilerde işsiz sayısı bir önceki aya göre 85 bin kişi arttı, işsiz
sayısı 3 milyon 214 bin kişiye ulaştı. İşsizlik oranı ise 0,2 puan artarak
yüzde 9,1 seviyesinde gerçekleşti. 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta
işsizlik oranı bir önceki aya göre 1,1 puan artarak yüzde 16,6 oldu. Bu yaş
grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 14,1, kadınlarda ise yüzde 21,1
olarak tahmin edildi. İşsizlik oranları bilindiği gibi işgücüne katılıp
istihdam edilemeyenleri kapsar.
Çalışanların sayısını
ve işgücü içinde hangi oranda çalıştıklarını ortaya koyan istihdam verileri
incelendiğinde; istihdam edilenlerin sayısı ocak ayında bir önceki aya göre 160
bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin sayısı 32 milyon 222 bin kişiye ulaşırken,
istihdam oranı ise 0,2 puan artarak yüzde 49,0 oldu.
İş yaşındaki tüm potansiyel çalışanları temsil eden, işsizlerle
çalışmaya hazır olan kitleyi içeren işgücüne katılım oranları ocak ayında bir
önceki aya göre 245 bin kişi artmış ve 35 milyon 436 bin kişiye ulaşmış. İşgücüne
katılma oranı 0,3 puan artarak yüzde 53,9 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma
oranı erkeklerde yüzde 71,5 iken kadınlarda yüzde 36,6 oldu.
Bu veriler önümüzdeki döneme ilişkin çalışma hayatında neleri
gündeme getirecek diye sorarsanız? Kötü bir haber vermek istemiyorum ama, orta
vadeli programda (OVP) çalışma hayatını yakından ilgilendiren başta kıdem
tazminatı oranının düşürüleceği şüpheleri görülmüştü.
6 Eylül 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan OVP’de, “güvenceli
esnek çalışma” adı altında, “Uzaktan, kısmi ve geçici süreli çalışma
gibi yeni nesil esnek çalışma modellerine” uygun “mevzuat düzenlemelerinin
hızlı ve etkin bir biçimde hayata geçirileceği” belirtilmişti. Uzmanlar
bunu şöyle yorumluyor:
“Öncelikle esnekliğin olduğu yerde güvenceli çalışma söz konusu olamaz. Böyle
bir programla, esnek çalışma modelleri sonucu çeşitli koruyucu sosyal hakları
askıya alan, kısa dönemli çalışmada düşük ücreti öngören, belirli süreli hizmet
akitleriyle kıdem tazminatından yoksun bırakan, uzaktan çalışma ile işverenin
işyerindeki birçok yükümlülüğünü azaltan, çalışan açısından emeklilik süresini
uzatan, sendikal örgütlenmeyi engelleyen bir model daha ağırlıklı olarak
uygulanabilecek.”
Yine OVP’de “tamamlayıcı emeklilik sistemi”nden söz edilerek de kıdem tazminatının bireysel emeklilik sistemi bağlamında tasfiyesinin amaçlandığı şüpheleri bulunuyor. Nitekim Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, OVP’nin yayınlanmasının ardından yaptığı açıklamada, işverenin katkısının olduğu yeni bir bireysel emeklilik modeli öngördüklerini söylemişti. Tamamlayıcı emeklilik sistemi ile birlikte işverenlerin de sisteme her ay yüzde 5,33 oranında katkı yapacağı belirtiliyor. Aslında mevcut kıdem tazminatı uygulamasında, her yıla çalışanın bir aylık maaşı tutarında tazminat ödenmesi öngörüldüğünden işverenler, bu bağlamda yüzde 8,33 oranında (100/12= 8,33) bir yükümlülüğe sahip bulunuyorlar.
Yeni tamamlayıcı emeklilik sisteminde, kıdem tazminatının bireysel fona
devriyle birlikte işverenlerin katkısı yüzde 5,33’e düşüyor. Ancak çalışandan
da yüzde 3’lük bir kesinti yapılarak fonda miktar yüzde 8,33’e tamamlanmış
olacak. Yani çalışan, yüzde 3’lük zorunlu bir yükümlülükle karşı karşıya
kalacak. Keza mevcut sistemde, işverenin işçiyi çıkarması halinde kıdem
tazminatı ödenmesi zorunluluğu var, ayrıca askerlik, evlenme gibi hallerde de
çalışana kıdem tazminatı ödeniyor. Şimdi bu hakların da tamamen ortadan
kalkacak endişeleri var.
Dolayısıyla bu yıl seçimlerin ardından ekonomideki daralmanın süreceği beklentisi nedeniyle artık çalışanların geçmişte kazandığı hakları koruyan düzenlemelerde esnekliklerin yasal altyapısının oluşturulduğunu hatırlatalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com