28 Ocak 2023

Ülke ‘dön baba dönelim’ faslından kurtulamıyor



Vergi affı, mükelleflere cezai kovuşturma korkusu olmadan, geçmiş dönemlerdeki mali yükümlülüklerden kurtulma karşılığı, belirli miktar ödeme yapma şansı tanıyan bir fırsat olarak bilinir.



İktisat teorisinde ekonomik krizlerin ardından ortaya çıkan, ödeme güçlüklerine karşın yapılacak kapsamlı bir vergi reformu ile birlikte vergi aflarının, vergisel uyumu artırıcı olduğu noktasında bir görüş birliği var.

Ancak, vergi aflarının siyasi propaganda aracı olarak kullanılması, vergi afları sonrası kapsamlı vergi reformlarının gerçekleştirilmemesi, afların kısa vadeli gelir kaynağı olarak görülmesi ve sıkça başvurulan bir araç olması nedenleriyle olumsuz etkilediği de bir gerçek.

Şimdi de yeniden TBMM’ye “bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair” cümlesi ile başlayan vergi affı olarak bilinen yeniden yapılandırma düzenlemesi gönderildi.

Ancak Türkiye’de vergi affı adı altında getirilen düzenlemelerin 1,5 yılda bir olma sıklığına düştüğünü belirteyim.

Bu durum aslında ekonominin ne kadar düzensiz, ayar tutmaz halde olduğunu da gösteriyor.

Bu sıklıkta vergi affı getirilince, mükelleflerin de “yakında yeniden bir af getirilir” düşüncesi ile yükümlülüklerinden kaçmaya başladığını başta Hazine ve Maliye Bakanlığı olmak üzere, bütün iktidar biliyor.

Yani bu düşüncenin iktidar eliyle mükelleflerde oluşturulduğunu söylememiz yanlış olmaz.

Vergi afları iktidarların varlıklarını devam ettirmek için izledikleri ilginç bir ekonomik yöntem olmaya başladı maalesef.

Önce ekonomik krizlere yol açan karar alınıyor.

En son ekonomide alınan “faiz sebep, enflasyon sonuç” kararını hatırlayın. Faiz sebep ise (talimatla düşürüldüğü halde), TÜİK marifetine rağmen, yüzde 85’lere dayanan enflasyon nasıl oluştu.

Peki, alınan kararın ‘ekonomide olumsuz sonuçlar doğuracağı’ söylendiği halde niye dikkate alınıyor?

Onlar da biliyorlar, enflasyonun yükseleceğini, gelir dağılımının iyiden iyiye bozulacağını. İnsanların mutfağının yangın yerine döneceğini.

Ama “enflasyonla mücadele ediyoruz, halkımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz. Maaşlara yüzde 54 zam yapacağız” diyebilmek için önce enflasyonu arttıracak kararların alınması gerekiyordu.

O yapıldı.

Şimdi herkes eline geçene bakıyor.

Ne zamana kadar bakıyor?

Markete gidene kadar!

Markete vardığında yapılan artışın enflasyona yine ezildiğini anlayana kadar eline geçene bakıyor!

Peki sorulması gerekeni soruyor muyuz?

İktidarların vatandaşın ekonomideki kazanımlarını 10 yıl geriye götürecek hatalı kararlar almasını sorguluyor muyuz?

Alınan kararlarla ilgili “Bunun ardından bir vergi affı düzenlemesi getirilecektir, bir de maaşları artırırlar” diye mi sorgulamıyoruz?

Doğrusu bu benim kafamda hep bir soru işareti olarak kalıyor!

Öyle ya 2014 yılında bazı sözler verilmişti. 2023 yılında 2 trilyon dolar gayrisafi yurtiçi hasıla, 500 milyar dolar ihracat, 25 bin dolar kişi başına gelir.

Bu sözlerin tutulması için gereken kararlar alındı mı?

Eğer sorgulasak ne olacak?

Çağdaş, gelirin hakça eşit dağıtıldığı modern ülkelerde olduğu gibi yeniden yeniden aflara gerek kalmaz.

Ekonomik kriz yaratan iktidar da ilk seçimde gider.

Ancak bizde iktidarın düşeceğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz!

Bırakın iktidardan düşmesini, daha da güçlenerek geliyor.

Çünkü seçime yakın dönemlerde getirilen bir vergi affı, ‘iki dudak arasından çıkacak bir söze bağımlı hale getirilmiş’ sabit gelirlilerin ücretlerinde yapılacak artışlar sonrası yeniden seçilmeyi sağlıyorlar.

Garip bir fasit daire içerisinde hareket ediyoruz.

“Dön baba dönelim” faslından kurtulamıyoruz bir türlü.

Ha bu arada getirilen yapısal düzenlemelerde istenilen sonuçlar elde ediliyor mu?

“Yeniden bir vergi affı gelir boş verrrr” düşüncesindeki mükellef yapılandırmaya katılıyor ancak, yükümlülüğünü yerine getirip ödemelere sıra gelince ‘yan çizdiğini’ belirtelim.

Hatta bir yapılandırmaya giren mükellefin borcunu ödemeyip, daha sonraki ikinci, hatta üçüncü yapılandırmadan yararlanmak için başvurduğunu biliyor musunuz?

AFLARIN KRONOLOJİSİ

Aşağıda AK Parti iktidarı döneminde getirilen yeniden yapılandırmaların kronolojisi şöyle:

2022 yılı öncesi borçların faizlerinin silinmesi, matrah artırımı gibi yeni ‘fırsatlar’ getirecek olan yeniden yapılandırma düzenlemesi 27 Ocak 2023 günü TBMM’ye sunuldu.

2021 yılı 3 Haziran 7326 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun

2020 yılı 11 Kasım 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun

2018 yılı 11 Mayıs 7143 sayılı vergi ve diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılması

2019 yılı 2 Temmuz 7186 sayılı gelir vergisi kanunu ile bazı alacaklarda değişiklik yapılması

2016 yılı 8 Mart 6736 sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılması

2014 yılı 11 Eylül 6552 sayılı iş kanunu ile bazı kanun ve KHK’larda değişiklik yapılması

2011 yılı 13 Şubat 6111 sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılması

2009 yılı 18 Aralık 5838 sayılı işsizlik sigortası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması

2008 yılı 13 Kasım 5811 sayılı bazı varlıkların milli ekonomiye kazandırılması hakkında kanun

2008 yılı 4 Haziran 5766 sayılı amme alacaklarının tahsili hakkında kanun ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında

2008 yılı 20 Şubat 5736 sayılı yeniden uzlaşma olanağı sağlayan bazı kamu alacaklarında uzlaşma usulü ile tahsili hakkında kanun

2006 yılı 29 Haziran 5535 sayılı trafik sicilinden silinen araçlar ve kadastro yenile işlemleri için bazı kamu alacaklarının tahsili ve terkinine ilişkin kanun

2005 yılı 21 Nisan 5335 sayılı TCDD ve bağlı ortaklıklar için bazı kanun ve KHK’larda değişiklik yapılması hakkında kanun

2004 yılı 16 Temmuz 5228 sayılı spor kulüplerine af getiren bazı kanunlarda ve 178 sayılı KHK’da değişiklik yapılması

2003 yılı 25 Şubat 4811 sayılı geniş kapsamlı af ve matrah artarımı vergi barışı kanunu

2003 yılı 30 Temmuz 4961 sayılı ihraç bedelinin yurda getirildiği tarihteki cari kur ile ihraç bedeli arasındaki fark için af

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

cemilcahitsaracoglu.blogspot.com