İktidar konutlardaki KDV oranlarında yeni kararlar aldı. Ancak, ekonomik durumu zayıf kesimlerin alacağı konut büyüklüğü ile lüks konut sınıflamasına giren büyüklükteki konutlarda ciddi çarpıklık oluştu.
Yeni düzenleme ile 150 m2 büyüklüğünde konut alan kişiler de yüzde 8, 75-100 m2 arası sosyal konut sayılan büyüklükte ev alan kişiler de yüzde 8 KDV ödeyecek.
İktidarların her dönem ekonomik zorluk içerisinde bıraktığı Türkiye’de Turgut Özal zamanında uygulanan Kurumlar Vergisi oranının yüzde 33 olduğuna dikkat çekilir. Bu oranın yüzde 3’lük kısmı yoksul kesimlerin desteklenmesi amacıyla kurulmuş olan kamuoyunda ‘FAK-FUK-FON’ olarak da bilinen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu’na sosyal yardım olarak il ve ilçelere gönderilirdi. Böylece ekonomik seviye bir şekilde korunmaya çalışılırdı.
Ancak, bugün içerisinde bulunulan ekonomik krizde ise iktidarın hangi kesimleri desteklemesi gerektiği konusunda kafalar karıştı. Seçime doğru yelken açan Türkiye’de iktidarın iyi karar vermesi gerektiğine işaret ediliyor. Çünkü konutlarda KDV ile ilgili getirilen düzenlemelerin yoksul kesimler yerine, krize rağmen ekonomik durumunu koruyan kesimleri desteklediği görülüyor.
Bu kapsamda geçtiğimiz günlerde 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe giren konutlarda KDV düzenlemesi de büyük tepkilere yol açtı.
Daha önce, 150 m2 ve üzerinde olan konutun net alanı 150 m2’yi, 15 cm2 ya da 50 m2’yi geçse de konutun satış bedeli üzerinden yüzde 18 KDV hesaplanırdı. Buna karşılık, net alanı 150 m2’nin altında kalan konutlar ise yüzde 1 KDV’ye tabi tutulurdu.
Şimdi getirilen yeni düzenleme ile artık 150 m2’ye kadar olan konutlar da yüzde 7 oranda KDV artışı ile yüzde 8 KDV’ye tabi tutuldu.
Eleştiriler de burada başladı. Çünkü büyüklük açısından lüks konut nitelemesi olan 150 m2 sınırındaki konuta da yüzde 8, sosyal konut nitelemesi yapılan 75-100 m2 konut için de yüzde 8 KDV uygulanacak. Üstelik, 150 m2’nin üzerine çıkılması halinde ise kaç m2 ilave edilmişse sadece o kısmına yüzde 18 KDV uygulanacak.
Dedik ya ülke her iktidar döneminde bir ekonomik sıkıntı yaşıyor. Şimdi de ekonomik nedenlerle son dönemde konut sahiplik oranının gerilediğine dikkat çekiliyor. Bu kapsamda 150 m2’nin altında kalan ve yoğun talep edilen 75-100 m2 arası sosyal konutların yüzde 7’lik KDV artışından dolayı fiyatlarının kaçınılmaz olarak artacağı dile getiriliyor. Yoksul kesimlerin ihtiyacı olan sosyal konutların fiyatlarını artıran bu durumla ilgili “lüks konut sahibine kıyak, sosyal konut sahibine dayak” nitelemesi yapılıyor.
Üstelik KDV oran haksızlığı uygulamasının, şehirlerin ekonomik gelişmişlik düzeyine dahi bakılmadan yapılması eleştiriliyor. Yani arazi yetersizliğinin yaşandığı İstanbul’da 150 m2 konut lüks sayılırken, İstanbul'un ekonomik yoğunluğu düşük ailelerin oluşturduğu ilçelerde de yüzde 8 KDV oranına tabi olacağı eleştiriliyor. Yine bir eleştiri de ekonomik gelişmişliği düşük illerde örneğin Ağrı’da 150 m2 alım gücü nedeniyle hiç talep edilmeyecek. Ancak aynı KDV oranına tabi tutulacak olması yönünden yapılıyor.
Öte yandan Cumhurbaşkanı'nın da dile getirdiği uzun yıllardır başlayan kötü şehirleşmenin önlenmesi için de söz konusu KDV oran uygulamasında illerin ekonomik gelişmişliğine bakılmasının bir fırsat olabileceği belirtiliyor. Bu anlamda KDV oran uygulamasında alım gücüne göre farklı oran getirilmesinin iller açısından da, ekonomik durumu iyi olmayan ama başını sokacakları bir konut ihtiyacı olan aileler açısından da önemli kazanımlar yaratabileceği değerlendiriliyor.
5359 sayılı yeni KDV oranlarının belirlendiği Cumhurbaşkanı Kararına bir diğer eleştiri ise KDV kanununun sağlıklı uygulanmamasına yönelik yapılıyor.
Eleştiriyi dile getiren kesimler, KDV’nin bir malın teslimi ve ifası ile doğduğu için vergiyi doğuran durumun da konutun alındığı tarih olması nedeniyle teslim tarihindeki KDV oranının uygulanması gerekeceğini belirtiyor.
Getirilen düzenlemede ‘1 Nisan 2022 tarihinden önce yapı kullanma izin ruhsatına bağlanan projelerde inşa edilen ve yüzde 1 KDV’ye tabi konutların, inşaat şirketleri tarafından 1 Nisan 2022 tarihinden sonra yapılacak ilk teslimlerinde yüzde 1 KDV uygulanmalı’ deniliyor. Aynı konutun sonraki el değiştirmelerinde ise yeni düzenleme gereği yüzde 8 KDV hesaplanacağı belirtiliyor.
Bu durumun uygulamada bir sıkıntı oluşturabileceğine dikkat çekilirken şu öneri dile getiriliyor:
“İnşaat şirketinin devrinden sonra ilk 5 yıl boyunca ikinci el değişimlerinde de KDV’nin yapı kullanma izin ruhsatındaki tarihe bakılarak 1 Nisan 2022 öncesi olan yüzde 1 KDV’ye tabi olması gerekiyor.”
Kentsel dönüşüm kapsamındaki net alanı 150 m2’ye kadar olan konutlarda uygulanan yüzde 1 KDV oranı aynen devam edilecek. 1 Nisan 2022 tarihinden itibaren bu konut teslimlerinde yüzde 1 KDV hesaplanması sürdürülecek. Ayrıca, yüzde 1 KDV oranı kapsamına 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamındaki rezerv yapı alanı ve riskli alan olarak belirlenen yerlerde dahil edildi.
İktidarların her dönem ekonomik zorluk içerisinde bıraktığı Türkiye’de Turgut Özal zamanında uygulanan Kurumlar Vergisi oranının yüzde 33 olduğuna dikkat çekilir. Bu oranın yüzde 3’lük kısmı yoksul kesimlerin desteklenmesi amacıyla kurulmuş olan kamuoyunda ‘FAK-FUK-FON’ olarak da bilinen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu’na sosyal yardım olarak il ve ilçelere gönderilirdi. Böylece ekonomik seviye bir şekilde korunmaya çalışılırdı.
Ancak, bugün içerisinde bulunulan ekonomik krizde ise iktidarın hangi kesimleri desteklemesi gerektiği konusunda kafalar karıştı. Seçime doğru yelken açan Türkiye’de iktidarın iyi karar vermesi gerektiğine işaret ediliyor. Çünkü konutlarda KDV ile ilgili getirilen düzenlemelerin yoksul kesimler yerine, krize rağmen ekonomik durumunu koruyan kesimleri desteklediği görülüyor.
Bu kapsamda geçtiğimiz günlerde 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe giren konutlarda KDV düzenlemesi de büyük tepkilere yol açtı.
Daha önce, 150 m2 ve üzerinde olan konutun net alanı 150 m2’yi, 15 cm2 ya da 50 m2’yi geçse de konutun satış bedeli üzerinden yüzde 18 KDV hesaplanırdı. Buna karşılık, net alanı 150 m2’nin altında kalan konutlar ise yüzde 1 KDV’ye tabi tutulurdu.
Şimdi getirilen yeni düzenleme ile artık 150 m2’ye kadar olan konutlar da yüzde 7 oranda KDV artışı ile yüzde 8 KDV’ye tabi tutuldu.
Eleştiriler de burada başladı. Çünkü büyüklük açısından lüks konut nitelemesi olan 150 m2 sınırındaki konuta da yüzde 8, sosyal konut nitelemesi yapılan 75-100 m2 konut için de yüzde 8 KDV uygulanacak. Üstelik, 150 m2’nin üzerine çıkılması halinde ise kaç m2 ilave edilmişse sadece o kısmına yüzde 18 KDV uygulanacak.
Dedik ya ülke her iktidar döneminde bir ekonomik sıkıntı yaşıyor. Şimdi de ekonomik nedenlerle son dönemde konut sahiplik oranının gerilediğine dikkat çekiliyor. Bu kapsamda 150 m2’nin altında kalan ve yoğun talep edilen 75-100 m2 arası sosyal konutların yüzde 7’lik KDV artışından dolayı fiyatlarının kaçınılmaz olarak artacağı dile getiriliyor. Yoksul kesimlerin ihtiyacı olan sosyal konutların fiyatlarını artıran bu durumla ilgili “lüks konut sahibine kıyak, sosyal konut sahibine dayak” nitelemesi yapılıyor.
Üstelik KDV oran haksızlığı uygulamasının, şehirlerin ekonomik gelişmişlik düzeyine dahi bakılmadan yapılması eleştiriliyor. Yani arazi yetersizliğinin yaşandığı İstanbul’da 150 m2 konut lüks sayılırken, İstanbul'un ekonomik yoğunluğu düşük ailelerin oluşturduğu ilçelerde de yüzde 8 KDV oranına tabi olacağı eleştiriliyor. Yine bir eleştiri de ekonomik gelişmişliği düşük illerde örneğin Ağrı’da 150 m2 alım gücü nedeniyle hiç talep edilmeyecek. Ancak aynı KDV oranına tabi tutulacak olması yönünden yapılıyor.
Öte yandan Cumhurbaşkanı'nın da dile getirdiği uzun yıllardır başlayan kötü şehirleşmenin önlenmesi için de söz konusu KDV oran uygulamasında illerin ekonomik gelişmişliğine bakılmasının bir fırsat olabileceği belirtiliyor. Bu anlamda KDV oran uygulamasında alım gücüne göre farklı oran getirilmesinin iller açısından da, ekonomik durumu iyi olmayan ama başını sokacakları bir konut ihtiyacı olan aileler açısından da önemli kazanımlar yaratabileceği değerlendiriliyor.
5359 sayılı yeni KDV oranlarının belirlendiği Cumhurbaşkanı Kararına bir diğer eleştiri ise KDV kanununun sağlıklı uygulanmamasına yönelik yapılıyor.
Eleştiriyi dile getiren kesimler, KDV’nin bir malın teslimi ve ifası ile doğduğu için vergiyi doğuran durumun da konutun alındığı tarih olması nedeniyle teslim tarihindeki KDV oranının uygulanması gerekeceğini belirtiyor.
Getirilen düzenlemede ‘1 Nisan 2022 tarihinden önce yapı kullanma izin ruhsatına bağlanan projelerde inşa edilen ve yüzde 1 KDV’ye tabi konutların, inşaat şirketleri tarafından 1 Nisan 2022 tarihinden sonra yapılacak ilk teslimlerinde yüzde 1 KDV uygulanmalı’ deniliyor. Aynı konutun sonraki el değiştirmelerinde ise yeni düzenleme gereği yüzde 8 KDV hesaplanacağı belirtiliyor.
Bu durumun uygulamada bir sıkıntı oluşturabileceğine dikkat çekilirken şu öneri dile getiriliyor:
“İnşaat şirketinin devrinden sonra ilk 5 yıl boyunca ikinci el değişimlerinde de KDV’nin yapı kullanma izin ruhsatındaki tarihe bakılarak 1 Nisan 2022 öncesi olan yüzde 1 KDV’ye tabi olması gerekiyor.”
Kentsel dönüşüm kapsamındaki net alanı 150 m2’ye kadar olan konutlarda uygulanan yüzde 1 KDV oranı aynen devam edilecek. 1 Nisan 2022 tarihinden itibaren bu konut teslimlerinde yüzde 1 KDV hesaplanması sürdürülecek. Ayrıca, yüzde 1 KDV oranı kapsamına 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamındaki rezerv yapı alanı ve riskli alan olarak belirlenen yerlerde dahil edildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com