Her üniversite mezununun önce devlette işe girme arayışı, iktidarların da seçmenlerin gönlünü hoş tutmak uğruna doldurdukları memur kadroları sonucu şişirilen kamu personel sayısının 5 milyona yaklaşması sorun oluşturmaya başladı.
Çünkü bu kadar büyüklükteki yapı bütçe harcamalarının neredeyse üçte birini alıyor. 2021 yılı merkezi yönetim bütçesinde personel ödeneklerinin 54,5 milyar lirası sosyal güvenlik primleri olmak üzere toplam 381,1 milyar TL’yi aştığını belirtelim.
Kamu personelindeki şişkinlikle ilgili endişeli durum geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı Ekonomi Reform Paketi’nde de yer aldı. Pakette kamuda harcama disiplininin sağlanması başlığında kamu personeline dair iş ve işlemlerin tek bir idare tarafından yürütülmesinin sağlanacağına dikkat çekildi.
Bilindiği gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine kadar kamu personeli yönetimi yetkileri Devlet Personel Başkanlığı (DPB) ile ağırlıklı olarak Maliye Bakanlığı’nda bulunuyordu. Bütçe gelirlerini ve giderlerini Maliye Bakanlığı düzenlediği ve bütçe harcamalarının önemli bir bölümünü oluşturduğu için, kamu personelinin özlük haklarının belirlenmesi de dahil, kamu personeline ilişkin iş ve işlemlerin merkezi yönetimi de bütçe yönetimi ile birlikte Maliye Bakanlığınca yapılmaktaydı.
2 başlıydı 5 başı mamur oldu
Ancak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle birlikte, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde yapılan düzenlemelerle, bu merkezi yönetim fonksiyonunu yürüten Maliye Bakanlığının Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü ile Çalışma Bakanlığına bağlanmış olan Devlet Personel Başkanlığı (DPB) kapatıldı. Bu sırada, kamu personel yönetimine ilişkin yetkiler, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü ve İnsan Kaynakları Ofisi’nin görevleri arasına mükerrerlikler ve belirsizlikler oluşacak şekilde dağıtıldı.
Dolayısıyla şimdilerde kamu personelinin haklarını, maaşlarını, özlüklerini, yeni alımlarının yöneteni, sorumlusu ve yetkilisi neredeyse ‘yok’ durumunda. Yukarıda sayılan kurumların hangi görev ve yetkileri kullanacağı karmaşası sürerken, daha önce DPB ile Maliye Bakanlığı olarak ikili yapıda etkin olarak yönetilmemesi ile eleştirilen sistem, şimdilerde beş başlı hale gelince adeta hiç yönetilmediği bir durumla karşı karşıya kaldı.
Herkes kontrolün kendisinde olmasını istiyor
Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı reform düzenlemeleri arasında yer alan kamu personeline dair iş ve işlemlerin tek bir idare tarafından yürütülmesi konusu TBMM’ye geldiğinde kamu teşkilat yasasında bir değişiklik olacak mı ona bakacağız? Çünkü parasal büyüklüğü nedeniyle kamu personeli alanının kontrolünün ele almak için kurumlar arasında ciddi girişimlerin olduğunu biliyoruz.
Cumhurbaşkanlığı’nda İnsan Kaynakları Ofisi ile eski DPB, şimdi Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma Genel Müdürlüğü (içerisine alınan bir Genel Müdür Yardımcılığı) arasında kamu personeli alımına ilişkin yetkilerin ‘kendilerinde’ olması konusunda bir çatışma yaşandığını da biliyoruz. DPB’nın özellikle alım ilanlarının merkezi yapılması işini, İnsan Kaynakları Ofisi yürütmek istiyordu.
Devlet hem işveren, hem işçi olmuyor
Aslında geçmişte DPB’nın eski Çalışma Bakanlığı’na bağlanması da eleştiri konusuydu. Çünkü özü gereği Çalışma Bakanlığı’nın daha çok çalışanların, işçilerin yanında olması, çalışandan, işçiden yana bir refleks geliştirmesi bekleniyordu. Maliye Bakanlığı ve DPB ise devletin işveren vasfı ile sayıları 5 milyona ulaşan kamu personel sistemini yönetme işini üstlenmişti. Yani işveren olarak Çalışma Bakanlığının görevlendirilmesi, işin tabiatına aykırı bir durum oluşturuyordu. Öte yandan tüm bunların yanı sıra, DPB’nin kamu personelinin tek elden işe alınması konusunda çalışmaya başladığını da biliyoruz.
Aile Bakanlığı bir tık önde
İşte tüm bu konular kamuda tartışılırken, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Elektronik Kamu İstihdamı Portalı (EKİP) ile kamu personeli alımlarını tek bir sistem üzerinden hızlı bir şekilde gerçekleştireceklerini duyurdu. Selçuk, “Böylece kamuya yapılacak tüm personel alım ilanlarının tek adresten ve en güvenilir şekilde yapılmasını planlıyoruz” dedi.
Ancak geçen hafta eylem planının takvimi yayımlandığında kamu personeline dair iş ve işlemlerin tek bir idare tarafından yürütülmesiyle ilgili sorumlu kuruluşun Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi ile Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı olduğu ortaya konuldu.İlgili kuruluşların da Strateji Bütçe Başkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak belirlendi. Kanunla ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlemenin yapılacağı bu alan bu yılın Haziran sonuna kadar tamamlanacak.
Sistem oturmazsa sıkıntı büyüyecek
Ancak geniş bir çerçeveden kamu personeli yönetimine bakacak olursak, ödenekleri ile kadrosu ile bu işi tek bir kurumun üstlenmesi gerekiyor. Hangi kuruma ne kadar kadro verilmesinden, hangi kurumun gerçekten ne kadarlık bir personel ihtiyacının belirlenmesine kadar bütün süreçlerin tek bir elden yürütülmesi gerekiyor. Kamu personelinin maaşları nasıl belirlenecek, kamu personeli toplu sözleşmesini kim yapacak, kamu personelinin mali ve sosyal hakları ile statülerine ilişkin kanun tekliflerinin TBMM’de görüşülmesi sırasında hangi kurum tarafından takip edileceği gibi geniş bir alanda tek ve yetkin bir şekilde söz sahibi ve sorumlu olmaktan bahsediyoruz. Kısacası, tüm kamu personel sisteminin yönetiminden bahsediyoruz. Yani eski bir kamu personelci uzmanın ifadesiyle ‘merkezi kamu personel otoritesinin’ (kamu personel sistemi/rejimi merkezi otoritesi) kim olacağı önemli. Takvime göre o otorite halen tam olarak belirlenmiş değil.
Çünkü bu kadar büyüklükteki yapı bütçe harcamalarının neredeyse üçte birini alıyor. 2021 yılı merkezi yönetim bütçesinde personel ödeneklerinin 54,5 milyar lirası sosyal güvenlik primleri olmak üzere toplam 381,1 milyar TL’yi aştığını belirtelim.
Kamu personelindeki şişkinlikle ilgili endişeli durum geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı Ekonomi Reform Paketi’nde de yer aldı. Pakette kamuda harcama disiplininin sağlanması başlığında kamu personeline dair iş ve işlemlerin tek bir idare tarafından yürütülmesinin sağlanacağına dikkat çekildi.
Bilindiği gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine kadar kamu personeli yönetimi yetkileri Devlet Personel Başkanlığı (DPB) ile ağırlıklı olarak Maliye Bakanlığı’nda bulunuyordu. Bütçe gelirlerini ve giderlerini Maliye Bakanlığı düzenlediği ve bütçe harcamalarının önemli bir bölümünü oluşturduğu için, kamu personelinin özlük haklarının belirlenmesi de dahil, kamu personeline ilişkin iş ve işlemlerin merkezi yönetimi de bütçe yönetimi ile birlikte Maliye Bakanlığınca yapılmaktaydı.
2 başlıydı 5 başı mamur oldu
Ancak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle birlikte, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde yapılan düzenlemelerle, bu merkezi yönetim fonksiyonunu yürüten Maliye Bakanlığının Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü ile Çalışma Bakanlığına bağlanmış olan Devlet Personel Başkanlığı (DPB) kapatıldı. Bu sırada, kamu personel yönetimine ilişkin yetkiler, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü ve İnsan Kaynakları Ofisi’nin görevleri arasına mükerrerlikler ve belirsizlikler oluşacak şekilde dağıtıldı.
Dolayısıyla şimdilerde kamu personelinin haklarını, maaşlarını, özlüklerini, yeni alımlarının yöneteni, sorumlusu ve yetkilisi neredeyse ‘yok’ durumunda. Yukarıda sayılan kurumların hangi görev ve yetkileri kullanacağı karmaşası sürerken, daha önce DPB ile Maliye Bakanlığı olarak ikili yapıda etkin olarak yönetilmemesi ile eleştirilen sistem, şimdilerde beş başlı hale gelince adeta hiç yönetilmediği bir durumla karşı karşıya kaldı.
Herkes kontrolün kendisinde olmasını istiyor
Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı reform düzenlemeleri arasında yer alan kamu personeline dair iş ve işlemlerin tek bir idare tarafından yürütülmesi konusu TBMM’ye geldiğinde kamu teşkilat yasasında bir değişiklik olacak mı ona bakacağız? Çünkü parasal büyüklüğü nedeniyle kamu personeli alanının kontrolünün ele almak için kurumlar arasında ciddi girişimlerin olduğunu biliyoruz.
Cumhurbaşkanlığı’nda İnsan Kaynakları Ofisi ile eski DPB, şimdi Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma Genel Müdürlüğü (içerisine alınan bir Genel Müdür Yardımcılığı) arasında kamu personeli alımına ilişkin yetkilerin ‘kendilerinde’ olması konusunda bir çatışma yaşandığını da biliyoruz. DPB’nın özellikle alım ilanlarının merkezi yapılması işini, İnsan Kaynakları Ofisi yürütmek istiyordu.
Devlet hem işveren, hem işçi olmuyor
Aslında geçmişte DPB’nın eski Çalışma Bakanlığı’na bağlanması da eleştiri konusuydu. Çünkü özü gereği Çalışma Bakanlığı’nın daha çok çalışanların, işçilerin yanında olması, çalışandan, işçiden yana bir refleks geliştirmesi bekleniyordu. Maliye Bakanlığı ve DPB ise devletin işveren vasfı ile sayıları 5 milyona ulaşan kamu personel sistemini yönetme işini üstlenmişti. Yani işveren olarak Çalışma Bakanlığının görevlendirilmesi, işin tabiatına aykırı bir durum oluşturuyordu. Öte yandan tüm bunların yanı sıra, DPB’nin kamu personelinin tek elden işe alınması konusunda çalışmaya başladığını da biliyoruz.
Aile Bakanlığı bir tık önde
İşte tüm bu konular kamuda tartışılırken, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Elektronik Kamu İstihdamı Portalı (EKİP) ile kamu personeli alımlarını tek bir sistem üzerinden hızlı bir şekilde gerçekleştireceklerini duyurdu. Selçuk, “Böylece kamuya yapılacak tüm personel alım ilanlarının tek adresten ve en güvenilir şekilde yapılmasını planlıyoruz” dedi.
Ancak geçen hafta eylem planının takvimi yayımlandığında kamu personeline dair iş ve işlemlerin tek bir idare tarafından yürütülmesiyle ilgili sorumlu kuruluşun Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi ile Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı olduğu ortaya konuldu.İlgili kuruluşların da Strateji Bütçe Başkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak belirlendi. Kanunla ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlemenin yapılacağı bu alan bu yılın Haziran sonuna kadar tamamlanacak.
Sistem oturmazsa sıkıntı büyüyecek
Ancak geniş bir çerçeveden kamu personeli yönetimine bakacak olursak, ödenekleri ile kadrosu ile bu işi tek bir kurumun üstlenmesi gerekiyor. Hangi kuruma ne kadar kadro verilmesinden, hangi kurumun gerçekten ne kadarlık bir personel ihtiyacının belirlenmesine kadar bütün süreçlerin tek bir elden yürütülmesi gerekiyor. Kamu personelinin maaşları nasıl belirlenecek, kamu personeli toplu sözleşmesini kim yapacak, kamu personelinin mali ve sosyal hakları ile statülerine ilişkin kanun tekliflerinin TBMM’de görüşülmesi sırasında hangi kurum tarafından takip edileceği gibi geniş bir alanda tek ve yetkin bir şekilde söz sahibi ve sorumlu olmaktan bahsediyoruz. Kısacası, tüm kamu personel sisteminin yönetiminden bahsediyoruz. Yani eski bir kamu personelci uzmanın ifadesiyle ‘merkezi kamu personel otoritesinin’ (kamu personel sistemi/rejimi merkezi otoritesi) kim olacağı önemli. Takvime göre o otorite halen tam olarak belirlenmiş değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com