06 Şubat 2021

Ekonomi güven endeksimiz ne seviyede?



Güven unsuru birçok ilişkide önemli iken, ekonomide ise ‘olmazsa olmaz’ seviyeyi ifade eder. Bu güveni verdiğiniz zaman isterse ekonominiz ‘sinekten yağ çıkarma’ seviyesinde olsun, isterse sanayi devriminin 5.0 seviyesinde olsun işleriniz tıkırındadır.
Ancak, bu güveni bir kaybetmeye görün!

İşte o zaman ‘yandı gülüm keten helva’…

Bu yılın neredeyse 45 gününü bitirmek üzereyiz.

Dikkat ettiniz mi? Alınan bir dizi karar oldu.

Ancak o kararların ekonomide nasıl bir zafiyete yol açabileceğini hiç düşündünüz mü?

Aslında alınan kararlara bakıldığında 18-19 yıllık AK Parti yönetiminin ülkede ekonomiye ilişkin ileriye dönük kazanımları kaybettirebileceği riskinin ortaya çıkarabildiğini gözlemledik.

Örneklendirelim!

Elektrikli otomobillere uygulanan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oranları 2 Şubat 2021 tarihinden geçerli olmak üzere 3.3 ila 4 kat düzeyinde artırıldı. Yeni zamla özel tüketim vergisi (ÖTV) oranı motor gücü 85 kW'yi geçmeyen elektrikli araçlarda yüzde 3'ten yüzde 10'a, motor gücü 85 kW'yi geçen fakat 120 kW'yi geçmeyen elektrikli araçlarla yüzde 7'den yüzde 25'e, motor gücü 120 kW'yi geçen elektrikli araçlarda yüzde 15'ten yüzde 60'a yükseltildi.

Otomotiv Distribütörleri Derneği verileri ise Türkiye otomobil pazarında 2020'de 844 elektrikli aracın satıldığını ortaya koydu. 2020'de elektrikli otomobil satışları yüzde 280,2 artış gösterdi. Elektrikli ve hibrit otomobillerin payı da yüzde 3,2'den yüzde 3,8'e yükseldi. Yani düşük ÖTV uygulaması getiren otoriteye güvenen yatırımcılar Türkiye pazarına elektrikli otomobil üretimi için yatırıma kalkıştı.

E, hani çevreci oluyorduk. Artık fosil yakıt kullanan araçları peyderpey azaltacaktık. Dünya otomobil devi üreticilere, AB’ye, biz de artık otomotiv ekosisteminde önemli bir karar aldığımızı duyurmuştuk.

Şimdi bu karar ile bize güven duyan şirketlerin Türkiye'ye yapacakları potansiyel yatırımları, istihdamı menfi yönde etkilemeyecek mi?

Bir gecede alınabilen kararlar geçmişte verdiğimiz güveni alt üst edip, geleceğe yönelik vereceğimiz sözlerin itibarını zedelemez mi?

Bu örnek yurtdışından ülkeye gelmesini arzu ettiğimiz yatırımcıları kaçırmada ne kadar mahir olduğumuza bir hatırlatma olsun istedim.

Bir örnekte yeminli mali müşavir dostum tarafından gönderilen iç piyasamızda, yatırımlarıyla, üretimleriyle, istihdamlarıyla ülkeye (beğenelim beğenmeyelim) katkı veren işletmelerimizle ilgili olacak.

Bildiğiniz üzere, Hazine ve Maliye Bakanlığı yakın dönemde o kadar kötü yönetildi ki; iki gün önce resmi gazetede yayımlanan iki karar, Maliye'nin acil bütçe kaynak ihtiyacının olduğunu net şekilde ortaya koyuyor.

İki kararın da zaten finansal olarak sıkıntılar yaşayan reel sektörü daha da zorlayacağı, istihdam ve üretim olanaklarını olumsuz etkileyeceği görülüyor.

Kararların ilkine göre, kullanılan yabancı kaynakların özkaynağı aşan kısmına isabet eden maliyetlerinin (faiz, kur farkı, vade farkı, kar payı, vb) yüzde 10’u gelir ve kurumlar vergisinden indirim konusu yapılamayacak.

Yani, bilançosundaki borçları özkaynağı aşan işletmeler (Türkiye’de çoğu işletmenin durumu ne yazık ki bu yönde) ödedikleri faiz, kur farkı vb yüzde 10'unu artık vergi matrahının tespitinde gider yazamayacak. Kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate almak zorunda kalacak.

Bilindik ismiyle, ‘finansman gider kısıtlaması uygulaması’ hayatımıza geri dönmüş oldu. Düzenleme 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi. Üstelik bu düzenleme 4 Şubat 2021 tarihinden sonra uygulanması gerekirken, başlangıç tarihinin 1 Ocak 2021 olarak belirlenmesi de vergide yasallık ve belirlilik ilkesine aykırılık oluşturdu.

Yani piyasalara verilmesi gereken güven yerlerde…

İkinci karar ise yıllara sari inşaat ve onarım işlerindeki (taahhüt sektöründeki) hakedişler üzerinden kesilen tevkifat oranı ile ilgili oldu. Yüzde 3 olan bu tevkifat oranı yüzde 5’e yükseltildi.

Buradaki vergi kesintisinin de kârdan değil de ciro üzerinden yapılmasından dolayı işletmeler üzerinde önemli bir vergi yükü artışı anlamına gelecek. Bu düzenleme ise, 1 Mart 2021 tarihinden itibaren yapılacak ödemelere uygulanmak üzere iki gün önce yürürlüğe girdi.

Şimdi başlıktaki soruya yanıt verirsek; içeride ve dışarıdaki yatırımcılar, piyasa aktörleri gözünde ülke ekonomi güven endeksimiz ne seviyede sizce?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

cemilcahitsaracoglu.blogspot.com