Türkiye’de gündem o kadar hızlı değişiyor ki; daha iki hafta öncesine kadar bir erken seçimin ne zaman olacağı konusu tartışılıyordu. Okurlarımızın sosyal medya hesaplarımız da dahil, değişik platformlardaki sorularında ortada bir kafa karışıklığının olduğunu fark ettik.
Araştırıp, Seçimlerin matematiksel hesabı başlığı ile kalem almış, mevcut durumu ortaya koymaya, elden geldiğince kafa karışıklığını gidermeye çalışmıştık. Ancak, bir anda gündem yeni Anayasa tartışmalarına evrildi.
Ama Anayasa’da değişiklik yapılsa da, yapılmasa da, beklenen erken seçime mutlak surette ittifak halinde girileceği gerçeği değişmiyor.
Bu çerçevede erken seçimde ittifakların oylar üzerinde nasıl bir etkisi olacağının da matematiğini çıkaralım istedik.
Türkiye seçmeninin siyasi yapısına bakıldığında yüzde 25-30 sosyal demokrat/sosyalist kesim, yüzde 70-75 gibi milliyetçi, muhafazakar, mütedeyyin görüşte bir seçmen yapısı olduğu kabul edilir.
Bu dağılım içerisinde az bir kısmını sosyal demokrat, büyükçe bölümü muhafazakar ve mütedeyyin vatandaşlardan olmak üzere yüzde 10’lar seviyesinde oyu bulunan HDP de yer alıyor.
Bu kapsamda da sağ tandanslı olarak ifade edeceğimiz siyasi partiler arasında kabul edilen Gelecek, Deva, İyi ve Saadet partileri, CHP ile birlikte Millet İttifakı içinde ortak hareket etmeyi kararlaştırdı.
Bu ittifaka karşın AK Parti ile MHP’nin başını çektiği Cumhur İttifakı var.
HDP ise söz konusu ittifakların hiçbirinde yer almadan yüzde 10’luk bir oy oranı ile sistemde yer alıyor.
3’üncü bir ittifak olasılığı
Cumhur ve Millet ittifaklarının yanı sıra, bazı partilerin birlikte 3’üncü bir ittifakta hareket edebileceği de Ankara kulislerinde konuşuluyor.
Yeni ittifakla, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın (HDP’yi işaret ederek) millet ittifakı seçmeni üzerinde oluşturmaya çalıştığı ‘Millet ittifakı teröristlerle işbirliği içinde’ iddiasının boşa çıkarılması amaçlanıyor. Bu kapsamda CHP dışındaki Gelecek, Deva, İyi ve Saadet partilerinin kendi aralarında erken seçime yakın 3’üncü ittifakı kurabileceği belirtiliyor.
3’üncü ittifak kime yarar?
Kulislerde, olası 3’üncü ittifakın AK Parti ve MHP’nin ekmeğine yağ sürmeyeceği görüşü hakim. 4 partinin Cumhur ittifakı karşıtlığı bilindiği gibi, CHP ve HDP seçmeninin de Cumhur İttifakını desteklemesi beklenmiyor.
O takdirde en geç 2022 yılı sonbaharında beklenen erken genel seçimde, CHP’ye ait yüzde 25-27, HDP’nin yüzde 9-11 arasındaki oylarının toplamı olan yüzde 35’in Cumhur İttifakını desteklemeyeceği düşünülüyor.
Bu durumda da AK Parti ve MHP ile birlikte diğer 4 partiye kalan yüzde 65’lerdeki seçmen tercihinin cumhurbaşkanı seçiminde önemli olacağı görülüyor.
Erdoğan’ın yüzde 34’ü cepte
Bu zamana kadar yapılan seçimlerde Erdoğan’ın AK Parti lideri olmasından kaynaklanan kemikleşmiş bir yüzde 34’lük seçmeni olduğu biliniyor. Bu kesim, Ak Parti yöneticilerine ve yöntemlerine kızsa da oyunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a her koşulda veriyor.
Bu nedenle Erdoğan’ın, kendisinin yüzde 34’lük oyunun üzerine, MHP’nin yüzde 10’lardaki oyunu ekleyerek yüzde 44’lük bir potansiyeli korumaya özen gösterdiği görülüyor. Ancak bu da ilk turda Cumhurbaşkanlığının kazanılması için gereken yüzde 50+1 için yetersiz kalıyor.
Seçimlere katılımın yüzde 100 olmayacağı bilinirken, yüzde 100’lük katılım halinde CHP ve HDP dışındaki partilere kalan yüzde 65’lik seçmen oyunun Cumhur ittifakına ait yüzde 44’ü çıkarıldığında, diğer 4 partiye yüzde 20-21 seviyesinde bir seçmen potansiyeli kalıyor.
Seçimlere katılım belirleyici olur
Ancak, Türkiye’deki seçimlere katılıma bakıldığında oranının yüzde 82-89 arasında değiştiği dikkat çekiyor. Bu durum ise seçimlerin yüzde 44’ünü garantileyen Cumhur İttifakı karşısında, CHP ve HDP’nin toplamdaki yüzde 35’lerle ortaya çıkan yüzde 79 oranındaki seçmenin tercihinin aşağı yukarı belli olduğunu ortaya koyuyor. Bu katılım oranının olması halinde geriye yüzde 3 ila yüzde 10’lar seviyesinde bir kitle kalıyor. Bu kitlenin Gelecek, Deva, İyi ve Saadet partilerine bir şans verilmesinden yana olduğu gözleniyor.
O zaman da ortaya şöyle bir denklem çıkıyor! Eğer seçimlere katılım oranı yüzde 82-89’lar seviyesini bulursa, bu durum Cumhur İttifakına yarıyor. Çünkü yüzde 82’lik katılımda dağılım yüzde 44’ün karşısında, yüzde 35 ve tam destek verse de yüzde 3’lük etkisi az olan bir oy kalıyor. Bu oran Cumhur İttifakını öne çıkarıyor.
Seçimlere katılımın yüzde 89’a ulaştığı durumda ise cumhurbaşkanını belirleyecek ikinci turda 4 partiye dağılan yüzde 10’luk kesimin millet ittifakına destek vermesinin yanı sıra, HDP’nin de desteği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaybetmesine yol açabiliyor.
Seçimlere katılım oranının yüzde 92, hatta yüzde 95-97’lere çıktığı durum olduğunda ise Türkiye’nin sağ görüşlü seçmen yapısı seçimin akıbetini daha kolay belirliyor. Daha geniş katılımlı olarak millet ittifakı lehinde oy kullanılacağı görülüyor.
Ak Parti ve MHP’nin siyasi tutumlarının muhafazakar, mütedeyyin ve milliyetçi seçmen üzerinde de yaratığı rahatsızlığın giderilmesi erken seçime kadar çok önemli. Erken seçimlere 1,5 yıl gibi bir zaman var. Bu sürenin yeterli olup olmayacağını en iyi Cumhurbaşkanı Erdoğan biliyor.
İlginç siyasi manevralar
Seçimlere doğru bir dizi planlar yapılırken, bir yandan da yeni anayasa tartışmaları gibi ilginç siyasi manevralar dikkat çekiyor. Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde “Yeni bir anayasayı tartışma vakti geldi. Cumhur İttifakı’ndaki ortağımızla (MHP) bir anlayış birliğine varmamız halinde, önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete geçebiliriz. Şeffaf şekilde gerçekleştirilmesi ve ortaya çıkan metnin de mutlaka milletin takdirine sunulması gerekir. Yasamanın alanındaki konularla ilgili Meclis'te, idari konularla ilgili Cumhurbaşkanlığımızda gereken müşahhas adımları atmaya başlayacağız” açıklaması gündeme düştü.
Ancak bu konuda ise TBMM’deki sandalye sayısına bakılması gerekiyor. TBMM’de anayasa değişikliği yapılabilmesi için üçte iki çoğunluk oyu gerekiyor.
Buna göre, 600 milletvekilinden oluşan TBMM’de vefatlar nedeniyle şu an 584 vekil bulunuyordu. Enis Berberoğlu’nun tekrar milletvekili olmasıyla sayı 585 oldu. Anayasa değişikliği için “üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu” şartı bulunuyor. Bu durumda 400 milletvekili oyu gerekiyor.
AK Parti’nin sandalye sayısı 289. TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un oy kullanamaması söz konusu olduğu için, AK Parti 288 oyu ve MHP’nin ise 48 oyu bulunuyor.
Bu mevcut tabloda Cumhur İttifakı’nın 336 oyu, anayasa değişikliği için yeterli olmuyor. Bu durumda da muhalefet cenahından 64 vekile ihtiyaç olacak. Bu durumda da Cumhur İttifakı'nın ya muhalefet partileriyle uzlaşması ya da halk oylamasına gitmesi zorunlu olacak.
Anayasası’nın 184’ncü maddesi uyarınca Cumhurbaşkanının, anayasa değişikliği tekliflerini halk oylamasına (referandum) götürebilme yetkisi bulunuyor.
Cumhurbaşkanı’nın halk oylaması yetkisi?
Anayasanın değiştirilmesi teklifi, TBMM üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla olması gerekiyor. Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurul’da iki defa görüşülüyor. Değiştirme teklifinin kabulü, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkün oluyor. Yani 360 vekilin gizli oyu olacak. Ona da Cumhur ittifakının oyu yetmiyor.
Ama Anayasa’da değişiklik yapılsa da, yapılmasa da, beklenen erken seçime mutlak surette ittifak halinde girileceği gerçeği değişmiyor.
Bu çerçevede erken seçimde ittifakların oylar üzerinde nasıl bir etkisi olacağının da matematiğini çıkaralım istedik.
Türkiye seçmeninin siyasi yapısına bakıldığında yüzde 25-30 sosyal demokrat/sosyalist kesim, yüzde 70-75 gibi milliyetçi, muhafazakar, mütedeyyin görüşte bir seçmen yapısı olduğu kabul edilir.
Bu dağılım içerisinde az bir kısmını sosyal demokrat, büyükçe bölümü muhafazakar ve mütedeyyin vatandaşlardan olmak üzere yüzde 10’lar seviyesinde oyu bulunan HDP de yer alıyor.
Bu kapsamda da sağ tandanslı olarak ifade edeceğimiz siyasi partiler arasında kabul edilen Gelecek, Deva, İyi ve Saadet partileri, CHP ile birlikte Millet İttifakı içinde ortak hareket etmeyi kararlaştırdı.
Bu ittifaka karşın AK Parti ile MHP’nin başını çektiği Cumhur İttifakı var.
HDP ise söz konusu ittifakların hiçbirinde yer almadan yüzde 10’luk bir oy oranı ile sistemde yer alıyor.
3’üncü bir ittifak olasılığı
Cumhur ve Millet ittifaklarının yanı sıra, bazı partilerin birlikte 3’üncü bir ittifakta hareket edebileceği de Ankara kulislerinde konuşuluyor.
Yeni ittifakla, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın (HDP’yi işaret ederek) millet ittifakı seçmeni üzerinde oluşturmaya çalıştığı ‘Millet ittifakı teröristlerle işbirliği içinde’ iddiasının boşa çıkarılması amaçlanıyor. Bu kapsamda CHP dışındaki Gelecek, Deva, İyi ve Saadet partilerinin kendi aralarında erken seçime yakın 3’üncü ittifakı kurabileceği belirtiliyor.
3’üncü ittifak kime yarar?
Kulislerde, olası 3’üncü ittifakın AK Parti ve MHP’nin ekmeğine yağ sürmeyeceği görüşü hakim. 4 partinin Cumhur ittifakı karşıtlığı bilindiği gibi, CHP ve HDP seçmeninin de Cumhur İttifakını desteklemesi beklenmiyor.
O takdirde en geç 2022 yılı sonbaharında beklenen erken genel seçimde, CHP’ye ait yüzde 25-27, HDP’nin yüzde 9-11 arasındaki oylarının toplamı olan yüzde 35’in Cumhur İttifakını desteklemeyeceği düşünülüyor.
Bu durumda da AK Parti ve MHP ile birlikte diğer 4 partiye kalan yüzde 65’lerdeki seçmen tercihinin cumhurbaşkanı seçiminde önemli olacağı görülüyor.
Erdoğan’ın yüzde 34’ü cepte
Bu zamana kadar yapılan seçimlerde Erdoğan’ın AK Parti lideri olmasından kaynaklanan kemikleşmiş bir yüzde 34’lük seçmeni olduğu biliniyor. Bu kesim, Ak Parti yöneticilerine ve yöntemlerine kızsa da oyunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a her koşulda veriyor.
Bu nedenle Erdoğan’ın, kendisinin yüzde 34’lük oyunun üzerine, MHP’nin yüzde 10’lardaki oyunu ekleyerek yüzde 44’lük bir potansiyeli korumaya özen gösterdiği görülüyor. Ancak bu da ilk turda Cumhurbaşkanlığının kazanılması için gereken yüzde 50+1 için yetersiz kalıyor.
Seçimlere katılımın yüzde 100 olmayacağı bilinirken, yüzde 100’lük katılım halinde CHP ve HDP dışındaki partilere kalan yüzde 65’lik seçmen oyunun Cumhur ittifakına ait yüzde 44’ü çıkarıldığında, diğer 4 partiye yüzde 20-21 seviyesinde bir seçmen potansiyeli kalıyor.
Seçimlere katılım belirleyici olur
Ancak, Türkiye’deki seçimlere katılıma bakıldığında oranının yüzde 82-89 arasında değiştiği dikkat çekiyor. Bu durum ise seçimlerin yüzde 44’ünü garantileyen Cumhur İttifakı karşısında, CHP ve HDP’nin toplamdaki yüzde 35’lerle ortaya çıkan yüzde 79 oranındaki seçmenin tercihinin aşağı yukarı belli olduğunu ortaya koyuyor. Bu katılım oranının olması halinde geriye yüzde 3 ila yüzde 10’lar seviyesinde bir kitle kalıyor. Bu kitlenin Gelecek, Deva, İyi ve Saadet partilerine bir şans verilmesinden yana olduğu gözleniyor.
O zaman da ortaya şöyle bir denklem çıkıyor! Eğer seçimlere katılım oranı yüzde 82-89’lar seviyesini bulursa, bu durum Cumhur İttifakına yarıyor. Çünkü yüzde 82’lik katılımda dağılım yüzde 44’ün karşısında, yüzde 35 ve tam destek verse de yüzde 3’lük etkisi az olan bir oy kalıyor. Bu oran Cumhur İttifakını öne çıkarıyor.
Seçimlere katılımın yüzde 89’a ulaştığı durumda ise cumhurbaşkanını belirleyecek ikinci turda 4 partiye dağılan yüzde 10’luk kesimin millet ittifakına destek vermesinin yanı sıra, HDP’nin de desteği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaybetmesine yol açabiliyor.
Seçimlere katılım oranının yüzde 92, hatta yüzde 95-97’lere çıktığı durum olduğunda ise Türkiye’nin sağ görüşlü seçmen yapısı seçimin akıbetini daha kolay belirliyor. Daha geniş katılımlı olarak millet ittifakı lehinde oy kullanılacağı görülüyor.
Ak Parti ve MHP’nin siyasi tutumlarının muhafazakar, mütedeyyin ve milliyetçi seçmen üzerinde de yaratığı rahatsızlığın giderilmesi erken seçime kadar çok önemli. Erken seçimlere 1,5 yıl gibi bir zaman var. Bu sürenin yeterli olup olmayacağını en iyi Cumhurbaşkanı Erdoğan biliyor.
İlginç siyasi manevralar
Seçimlere doğru bir dizi planlar yapılırken, bir yandan da yeni anayasa tartışmaları gibi ilginç siyasi manevralar dikkat çekiyor. Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde “Yeni bir anayasayı tartışma vakti geldi. Cumhur İttifakı’ndaki ortağımızla (MHP) bir anlayış birliğine varmamız halinde, önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete geçebiliriz. Şeffaf şekilde gerçekleştirilmesi ve ortaya çıkan metnin de mutlaka milletin takdirine sunulması gerekir. Yasamanın alanındaki konularla ilgili Meclis'te, idari konularla ilgili Cumhurbaşkanlığımızda gereken müşahhas adımları atmaya başlayacağız” açıklaması gündeme düştü.
Ancak bu konuda ise TBMM’deki sandalye sayısına bakılması gerekiyor. TBMM’de anayasa değişikliği yapılabilmesi için üçte iki çoğunluk oyu gerekiyor.
Buna göre, 600 milletvekilinden oluşan TBMM’de vefatlar nedeniyle şu an 584 vekil bulunuyordu. Enis Berberoğlu’nun tekrar milletvekili olmasıyla sayı 585 oldu. Anayasa değişikliği için “üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu” şartı bulunuyor. Bu durumda 400 milletvekili oyu gerekiyor.
AK Parti’nin sandalye sayısı 289. TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un oy kullanamaması söz konusu olduğu için, AK Parti 288 oyu ve MHP’nin ise 48 oyu bulunuyor.
Bu mevcut tabloda Cumhur İttifakı’nın 336 oyu, anayasa değişikliği için yeterli olmuyor. Bu durumda da muhalefet cenahından 64 vekile ihtiyaç olacak. Bu durumda da Cumhur İttifakı'nın ya muhalefet partileriyle uzlaşması ya da halk oylamasına gitmesi zorunlu olacak.
Anayasası’nın 184’ncü maddesi uyarınca Cumhurbaşkanının, anayasa değişikliği tekliflerini halk oylamasına (referandum) götürebilme yetkisi bulunuyor.
Cumhurbaşkanı’nın halk oylaması yetkisi?
Anayasanın değiştirilmesi teklifi, TBMM üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla olması gerekiyor. Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurul’da iki defa görüşülüyor. Değiştirme teklifinin kabulü, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkün oluyor. Yani 360 vekilin gizli oyu olacak. Ona da Cumhur ittifakının oyu yetmiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com