15 Temmuz 2025

Çiftlik ekonomisi….


Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin başlamasıyla Meclis’in eski işlevini kaybettiği, etkisinin kalmadığı yönünde çok sayıda değerlendirme yapılır. Mesela Meclis Genel Kurulu’ndaki oturumlar sık sık AK Partililerin çalışmalara katılmaması nedeniyle kapanır. AK Partili milletvekilleri ancak oylama için genel kurula katılır, bu katılım sırasında da büyük gürültüler ortaya çıkar. Geçen hafta da benzer manzaralar yaşandı. Yoklama ya da oylama için topluca genel kurula giren milletvekillerinin gürültüsü Meclis’i yöneten AK Partili Başkanvekili Bekir Bozdağ’ı kızdırdı. Bozdağ, “Genel kurulda gerçekten büyük bir uğultu var. Yokluğunuz bir dert, varlığınız ayrı bir dert oluşturuyor” dedi. Bozdağ’ın sözleri uğultuyu durdurmadı. Bunun üzerine bir kez daha seslendi, “Ne yapacağız; genel kurulu mu kapatalım, ara mı vereyim?” diye sordu.

Konu Meclis’ten açılınca, size bir ekonomi modellemesi de biz anlatalım.

Türkiye ekonomisindeki en büyük kambur kamudur. Kamuyu yöneten iktidarlar, bu kamburu da yaratırlar. İktidarlar ülkeyi kendi kurdukları çiftlikleri gibi yönetme arzusunda olurlar. Modern ülkelerde buna rastlama şansınız yoktur. Türkiye’deki ekonomik kambur siyasi partiler kanunu ve seçme-seçilme kanunu gibi artık dünyanın hiçbir modern ülkesinde uygulanmayan düzenlemelerle yapılır.

Yaş olarak yarım asrı, beşte bir oranını ekleyerek aştık. Türkiye’de iş adamı olarak kamu bankalarından aldığı kredileri ödemeyip, daha sonra o iş adamını hazineye bakana olarak atayıp borcunu silmesini sağlayan başbakanları da gördük. ABD’nin U2 casus uçaklarına Türkiye hava sahasını kapattığı için ilk seçimde kaybettirileni de… İktisat profesörü unvanı taşırken, ülkeyi ekonomik kaosa sürükleyeni de, mafya tarafından burnuna yumruk yiyen liderleri de mesleki olarak yakından izledik.

Siyasi Partiler Kanunu ve Seçme ve Seçilme Kanunu, siyasi parti liderlerinin hepsine de 81 ilden milletvekillerini kendisini belirlemesi yetkisi verir. O ilin vatandaşları tarafından tanınan, bilinen, ilde saygınlığı olan kişilerin seçilmesine bakılmaz. O ilin insanlarının milletvekili olarak kendilerini temsil edecek kişiyi tanıyıp tanımamaları bile önemli değildir liderler için. Liderler döner vatandaşa da “Bu senin adayın hadi oy ver” der. O yüzden İstanbul’u, sorunlarını, sıkıntılarını bilmediği halde 96 kişi İstanbul milletvekili olarak seçilir. Anlayacağınız, seçimlerde lider iradesinden başka bir şeye oy vermiyoruz.

İş burada bitmiyor!

Siyasi Partiler Kanunu sayesinde her seçim döneminde aldığı oy sayısının belli oranında da hazine yardımı alır. Partisine bağış yapılmasına rağmen, sırtı bir de 86 milyondan alınan vergiler oluşturulan hazineye dayanır.

Bu bahsettiğim yasalar nedeniyle lider kendi getirdiği milletvekillerinin siyaseten kendisine engel çıkarmamaları; gönüllerini hoş tutmak için imkanlar da yaratır.

Bu imkanların en büyüğü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) vekiller için sunulan imkanlarda çok daha net görülür.

Vekil olana 229 bin TL verirken, emekli vekile maaşı 149 bin lira, hem emekli hem vekilliği sürene ise 379 bin TL’den fazla maaş verilir. Bu maaşı, vekil hayatını kaybettiğinde eşi ve evli olmayan (ya da evlenip boşanan) kızı belirli oranını almaya devam eder. Yani ömür boyu, aile boyu….

Almanya’da SPD’den bir vekil arkadaşa; “Almanya’da da milletvekili emekliliği var mı” diye sormuştum. Gülmüştü. “Bu ancak siz de olur. Çalıştığımız dönem çok yüksek olmayan bir maaş alırız, sonra biter. Öyle ömür boyu vekillik nimetlerinden yararlanmak, Alman vatandaşlarının vergileri üzerinde tepinmek mümkün değil” demişti.

Biz de ayrıca gönlü hoş tutulan vekile verilen yüksek maaşla da yetinilmez!

Her vekil için üç danışman kadrosu kurulur, onların maaşı da TBMM bütçesinden ödenir. Yani 600 vekille birlikte 2 bin 400 kişilik bir bordro oluşturulur. Danışman maaşları konusunda da birinci danışmana 80 bin lira kadar maaş verildiğini söyleyeyim diğerlerini siz tahmin edin.

Yetmiyor! TBMM bütçesinden 150-379 bin lira arası maaş verilen vekillerin, Meclis’in anlaşma yaptığı hastaneler üzerinden de tüm sağlık giderleri karşılanır. Yakın zamanda kaybettiğim eski vekil bir dostumun TBMM’nin anlaşma yaptığı, aslında hiç güven vermeyen hastanelerden birinde beş ay süren sağlık sorunlarına şahit oldum.

Meclis ile anlaşmalı özel hastanenin, Meclis’i nasıl sömürdüğünü gördüm. Hastanın yanında kalan refakatçinin bir ara tansiyonu düştüğünde hastanede sadece sodyum bikarbonat olarak bilinen tuz verildi. Sıkı durun Meclis’e çıkarılan fatura ne kadardı biliyor musunuz? 16 bin lira. Serum olarak verilen tuz için çıkarılan fatura!

İnsan sormadan edemiyor!

Bir dönem verdiği hizmet karşılığı 150-379 bin lira arası maaş verilen kişinin ve ailesinin sağlık hizmetini Meclis neden üstlenir. O maaşı ile özel sağlık sigortası yaptırıp istediği hastaneden hizmet alamaz mı?

Bu anlattıklarım sadece pazılın görünen bir parçası…

Önceki gün bir vekil dostla konuşuyordum.

Türkiye’de son zamanlarda ciddi satışlar yapan bir Alman otomobil firması vekil indirimi başlatmış. O dostun duyduğu 4 vekil araçlarını yenilemiş bile…

Türkiye yeni bir döneme giriyor. ‘Terörsüz Türkiye’ hamlesi çok önemli. Bu işi başlatan lider, bir de siyasi partiler ve seçme seçilme kanunlarına el atsa da ülkedeki ‘çiftlik ekonomisine’ bir dur denilse artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

cemilcahitsaracoglu.blogspot.com