17 Ekim 2022

Sayıştay raporları ve ülkenin ‘kader’i….


Yazıya otururken, yaptığı incelemeler sonrası hazırladığı raporlardaki usulsüzlükleri hiçbir kurumun üzerine almadığı ve ‘Sayıştay aslında öyle demedi’, ‘Bizim yaptığımızı yanlış değerlendirdi’ şeklinde savunanlara bakınca, acaba ‘Sayıştay mı suçlu’ diye düşünmedim değil!

Ancak Bartın Amasra’da yaşanan facia öncesinde de Sayıştay’ın dikkat çektiği tedbirsizlikler ve eksikliklerin yer aldığı rapora bakıldığında ‘Kader’ diyenler meseleye 20 yıldır Sayıştay gözünden baksaydı, ülkenin çok alanında yaşanan, tedbiri alınmayan facialara yine de ‘Kader’ der miydi? Düşünmedim değil!

Sayıştay ne iş yapar?

Kamu idarelerinin mali faaliyet, karar ve işlemlerini hesap verme sorumluluğu çerçevesinde denetler ve sonuçları hakkında TBMM’ye doğru, zamanlı rapor sunar. Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin; gelir, gider ve mallarına ilişkin hesap ve işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığını denetler, sorumluların hesap ve işlemlerinden kamu zararına yol açan hususları kesin hükme bağlar. Genel uygunluk bildirimini Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar. Kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapar.

Yani devletin en önemli denetleme kurumu, kamu idarelerinin ülke kaynaklarının heba edilmesini önlenmeleri için tespitler yapar, önümüzdeki yıl ‘düzeltilmesini’ sağlamaya çalışır.

Ama bugünün iktidarı da dahil, geçmiş iktidarlarca dikkate alınmış mı bu raporlar?

HAYIR!!!

Mevcut iktidar 2002 yılında ilk geldiği seçimde yüzde 34 oy almıştı. 3 Y olarak nitelendirilen yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele edeceğini deklare edeceği sözünü vermişti.

Halkın da büyük bir teveccühünü almıştı.

Ardından katıldığı bütün seçimleri kazanmış, üstelik de oy oranını da artırmıştı.

Ancak geçen 20 yıllık süre boyunca kurum ve işletmelerle ilgili Sayıştay Raporlarındaki eksikliklerin giderilmesine bile önem vermeyen bir iktidarın var olduğunu artık kabul etmeliyiz.

İktidarın kontrolündeki kurumlardaki usulsüzlüklerin ve çözülmelerin özellikle 2015 yılından sonra daha fütursuzca başladığı, devleti denetleyen ve inceleyen Sayıştay’ın raporlarına yansımasıyla daha iyi görülüyor.

Önümüzde ise 8 ay içerisinde yapılacak yeni genel seçimlere doğru hızla geliyoruz…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın (eğer katılırsa), yeniden seçilme ihtimali yüksek.

Ancak, bugünkü tablo Cumhur İttifakının meclis çoğunluğunu elde edemeyeceği bir durumu ortaya koyuyor.

Bu durum ise muhalefetin meclis çoğunluğunu (ki anketler 400-450 vekile işaret ediyor) alması halinde Erdoğan’ın TBMM’den gelecek kanunları onaylayan bir ‘noter’ olacağını gösteriyor.

Peki Erdoğan ‘noter’ durumunu içine sindirir mi?

Bu durum, 2028’e kadar Türkiye’de, tepede Erdoğan’ın, ancak TBMM’de meclis çoğunluğunun muhalefete geçtiği siyasi çekişmelerin yaşandığı bir ülke süreci başlatacak.

Peki ülkenin içerisine düşeceği 5 yıllık böyle bir huzursuzluğu 6’lı masadaki siyasi liderler ve Erdoğan düşünmüyor mu?

Eminim düşünüyorlar.

Ülkeyi bütün bu sıkıntılara sokmadan seçimleri alması için Erdoğan’ın elinde en önemli koz ise Sayıştay raporları.

İktidar sadece Sayıştay’ın geriye dönük 5 yıllık raporlarında yer alan eksikliklerin üzerine eğilse, önümüzdeki seçimleri kurtaracak belki de…

Seçimleri kurtaramazsa bile, hiç değilse ülkenin daha fazla tüketilmesini önlemede, tarihi adımı atmış olur.

O raporlarda tespit edilen uygulama hatalarına neden olan karar verici yöneticileri ve kurumları disipline etse, ülkenin 6-7 yıldır yaşadığı kayıpların hızla onarılmasını sağlar.

Basit bir örnek birkaç gün önce yaşanan Bartın’daki maden ocağı faciası. Sayıştay’ın raporlarına bakılsaydı ‘geliyorum diyen facia’ önlenebilirdi ve şimdi ‘kader’ denilmezdi.

Sayıştay'ın 2017 ve 2019 yıllarındaki iki ayrı raporunda o maden ocağında facia yaşanacağı uyarısı yapılmış, ancak raporlar göz ardı edilip kömür çıkarmaya devam edilince de bugün faciaya gelinmiş.

Dikkat ederseniz ilk rapor, kurumların ve yöneticilerinin fütursuzluğunun artık ayyuka çıktığı 2015 sonrası düzenlenmiş. 2017 yılında uygulama hatalarına dikkat çekmiş Sayıştay denetmenleri.

Ama dikkate alınmamış.

Buradan bir tespiti de ben yapayım!

Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) geriye dönük yıllardaki faaliyet raporlarını inceledim ve Sayıştay’ın kendileri hakkındaki tespitlere yer verilip verilmediğine bakmak istedim. Ancak, her faaliyet raporunun sunulduğu yılda ‘Sayıştay ve Bağımsız Denetimi’ başlığının altında “Kurumumuzun ….yılı hesap ve işlemlerinin denetimi Faaliyet Raporu hazırlanırken henüz yayımlanmamıştır” ibaresine rastladım. Bir sonraki yıl faaliyet raporunda da önceki yıla ilişkin Sayıştay’ın kurumda yaptığı denetimde tespit ettiği noksanlıklara yer verilmemiş.

Baktığınızda neredeyse bütün kurumlar, Sayıştay’ın usulsüzlük ve uygulama hataları tespit ettiğini kendi faaliyet raporlarında göstermekten imtina ediyor. Tespit edilen ve ertesi yıl giderilmesi istenilen eksiklikler uyarısına faaliyet raporlarında yer vermiyor.

Faaliyet raporu hazırlanması zorunluluğu mevcut iktidar döneminde “uluslararası standartlara ve AB kıstaslarına uygun bir kamu mali yönetimi oluşturulması amacıyla ve ulusal program-politika belgesi çerçevesinde 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu’nu (KMYK)” çıkarıldı ve TBMM'nde 10.12.2003 tarihinde kabul edilerek 24.12.2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımladı.

Bu yüzden de faaliyetlerinde noksanlık ve eksiklikler olan kurumları aramak yerine, işlemlerinin kanuna uygun olduğunun sıralandığı kurumları bulmak daha kolay olacak diye düşündüm. Ancak öyle bir kuruma da rastlama şansımızın olmadığını belirteyim!

Sanki kamudaki idareciler “Devletin çivisi çıktı!” diyenleri haklı çıkarmak için çaba gösteriyor!

Kepeği ihraç ürünü göstermek!

İşte son günlerdeki bir başka vurucu suistimale Sayıştay raporunda dikkat çekilmiş.

İhracatı artırmak amacıyla uygulanan dahilde işleme rejiminde (DİR) 2020'de başlayan Covid salgını nedeniyle 2006-2019 tarihli izinler uzatılıyor. Gıda ürünlerine ilişkin izin verilirken inşaat ya da makine mühendislerinin imzasını taşıyan ekspertiz raporları da kabul ediliyor. Ancak raporlarda bir de fark ediyorsunuz ki; yurtiçinde tüketilen kepek ihraç ürünü gibi işleme giriyor ve bu Sayıştay incelemesinde ortaya çıkıyor. Sayıştay notunu düşüyor: "Ülkeye katma değer olarak döviz kazandırma amacı güden dahilde işleme rejiminin amacına uygun işlemesi için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir."

Şimdi soralım!

Bugünün iktidarı önümüzdeki seçimlerde vatandaşların güvenini yeniden sağlamak istiyor mu?

Eğer istiyorsa, şimdiden önümüzdeki 7-8 ayda Sayıştay’ın tüm kamu kurum ve kuruluşlar ile kamudan beslenen kesimlerin yarattığı usulsüzlükler konusunda bunları hizaya çekmekle işe başlarsa bile büyük bir yol katetmiş olacak.

Dedik ya; seçimleri kazanamazsa bile, ülke menfaatleri için usulsüzlüklerin önünün kesilmesinde tarihi bir adım atmış olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

cemilcahitsaracoglu.blogspot.com