20 Haziran 2024

Yer altında 3.5 trilyon dolarlık rezerv var

Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Başkanı Mehmet Yılmaz, Türkiye’de yer altında nikel, altın, toryum, bor, kömür, trona gibi tüm madencilik alanındaki servetin 3.5 trilyon dolarlık bir rezerve sahip olduğunu söyledi. Keşfi bekleyen 5 bin ton altın madeni rezervinin de olduğunu kaydeden Yılmaz, bu rezervin çıkarma maliyetinin 300 milyar dolar olduğuna vurgu yaptı.

Geçtiğimiz Mayıs’ta dernek başkanlığını üstlenen Yılmaz, bir grup gazeteciye Türkiye madenciliğinin önemini ve sorunlarını anlattı. Madencilik sektörünün “önce insan sonra çevre” ilkesi çerçevesinde hareket edilerek sürdürülmesi gerektiğini dile getiren Yılmaz, “Dünyada milli parklarda bile arama yapılıyor. Ama çevreye ve insana saygılı olarak” dedi. Türkiye’deki madencilik mevzuatının dünyadaki hiçbir ülke mevzuatından aşağı olmadığını belirten Yılmaz sektörün en önemli işlevinin de “köyden kente göçü” önlemesi olduğunu vurguladı.

Türkiye’de yabancı maden arama şirketlerinin yüzde 2 devlet hakkını verdiğini, kalan yüzde 98’i alıp gittikleri yönünde çok ciddi bir yanıltmaca bulunduğunu anlatan Yılmaz, altın madenciliğinde ‘devlet hakkı’nın döviz kuruna bağlı olduğunu söyledi. Devlet hakkını ortaya koyan Londra Altın Borsası’nın bir tablosunun olduğunu, o tabloda 800 dolar iken bir ons altının fiyatı o zaman devlet hakkı yüzde 2 olurken, ons fiyatı bin 941 dolar olduğunda karşısında ise 2023 yılında yer alan devlet hakkı tutarının yüzde 16.25’e ulaştığını kaydetti.

Madencilik faaliyetinin yüzde 50’si yerli

Türkiye’de altın madenciliğinin yıllık üretim kapasitesinin 35 ton olduğunu bunun yüzde 50’sini yerli, yüzde 50’sini ise yabancı madenci firmaları tarafından çıkarıldığını anlatan Yılmaz, “Türkiye’de yer altında nikel, altın, toryum, bor, kömür, trona gibi tüm madencilik alanındaki servetinin 3.5 trilyon dolarlık bir rezerv var değerlendirmesi yaptı.

İliç maden kazasının röntgeni iyi çekilmeli…

İliç Altın Madeni sahasında Türkiye’nin altın üretiminin 6’da 1’ini gerçekleştirdiğini, kazanın olduğu bölgeye bir gün sonra kendisinin de gittiğini kaydeden Yılmaz, TBMM’de kurulan komisyonun yaşanan aksaklıkları açığa çıkartacağına inandığını söyledi. Yılmaz, “Doğruların ortaya çıkması iyi olur. Çünkü sektör üzerinde kötü bir imaj çökmüş durumda. Yığın liçi prosedürü, bugün dünyada 268 madende uygulanıyor. Uygulanmayan bir şey değil. Burada önemli olan şey; kök sebep analizini iyi yapmak lazım” dedi.

5 bin ton bekleyen altın rezervi

Madencilik faaliyetinin milli alanları talan ettiği yönündeki iddiaların da gerçekçi olmadığını söyleyen Yılmaz, “Madencilik yapılan orman alanlarının toplam oranının onbinde 3,08’dir” dedi. Türkiye’de yıllık 200 ton altın ihtiyacı olduğunu bunun 30-35 tonunun içeride üretildiğini, 160-170 tonunun ise ithal edildiğini anlatan Yılmaz, “Türkiye 2023 yılı itibariyle 6 bin 500 ton metal altın potansiyeli var. Bunun bin 500 tonunun nerede olduğunu biliyoruz. Keşfedilmeyi bekleyen 5 bin ton üretilebilir altının bugünkü piyasa değeri yaklaşık 300 milyar dolar” değerlendirmesi yaptı.

Altın ile dış ticaret açığı kapatılabilir

Bugün yıllık 2,5 milyar dolarlık altın üretildiğin bunun tamamının Türkiye’de kaldığını dile getiren Yılmaz, “Bunu Merkez Bankası’nın ön alım şartı olduğu için öncelikle ona veriyoruz ve TL olarak alıyor. Üretimi 100 tona çıkacağımız zaman bu rakam yaklaşık 8-9 milyar dolara çıkacak. Bu da altındaki dış ticaret açığının 3’te 1’ini kapatmamız anlamına gelir” diye konuştu. Yılmaz, 2023 yılında 31 milyar dolarlık altın ithalatı olduğunu, 12 milyar dolar da ihracat yapıldığını, dış ticaret açığının da 19 milyar dolar seviyesinde olduğunu anlattı.

Yeşil dönüşüm 9 kat madenciliğe yol açacak

Son yıllarda gündeme gelen yeşil dönüşümün 9 kat daha fazla madencilik faaliyeti anlamına geleceğini anlatan Yılmaz, "Fosil yakıtlardan uzaklaşalım denildiğinde, mesela akü elde etmek için, daha fazla nikel, kobalt, cadium, kurşun, bakır, çinko üretimi demektir. Eğer bu ürünleri madencilik yapmayıp çıkartmazsan, o zaman daha fazla ithal edeceksin. Dünyadan bataryaların bertarafı da ayrı bir konu. 10 yıl sonra dünya batarya çöplüğüne dönecek. Mesela TOGG üretip, bataryayı dışarıdan alacaksak, Akkuyu’da dışa bağımlı olacaksak ne anlamı var yeşil dönüşümün” tespitini dile getirdi.

Standardizasyonu hayata geçirmeliyiz

“Sabah madene gelen adamın, akşam sağ salim evine dönmesini istiyoruz” diyen Yılmaz, dernek olarak standardizasyonu hayata geçirmeyi hedeflediklerini ifade etti. Yılmaz, “Sektörün kendi kendini denetleyecek bir yapısı oluşturulmalıdır. Kanada’da sürdürülebilir madencilik standartları denetim yapısı var. ‘Madencilik yapmayan madenci’ denetliyor ve iç denetim sertifikası veriyor. Yine altın madenciliğinde Uluslararası Bağımsız Kuruluş-ICMI ‘siyanürle üretimin başladığı noktadan sona kadar gelen yere kadar denetliyor’ ve sertifika veriyor. Bu kapsamda dernek olarak biz de uluslararası etkinlikleri Türkiye’ye çekmeyi, gönüllü sertifikasyon sistemi oluşturmayı istiyoruz. Bunun 4 ana halkası olacak. İş güvenliği, çevre, halkla ilişkiler ve finansal şeffaflık. Nitekim sektörde büyük değişimi bugünden yarına hemen hayata geçirebilecek bir taslağımız var. Kanadalılarla konuştuk taslağımızı” diye konuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

cemilcahitsaracoglu.blogspot.com