07 Mayıs 2022

Su içene ÜFE, sigara içene ‘çarpan’ vergisi



İnsanın en temel ihtiyaç olan suyun fiyatını ÜFE artış oranları, temel ihtiyaç olmasa da sigaradaki fiyatları ise Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın zihni sinir politikası olan ‘yüksek mali çarpan’ zamlandırıyor.

Durum böyle olunca her iki ‘içme’ eyleminin maliyeti de çok büyük oluyor.

Su ile ilgili konu en temel ihtiyaç olduğu için hepimizi ilgilendiriyor.

Ankara’da her ay düzenli olarak suya zam yapıldığını biliyor musunuz?

Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde geçen yıl (2021) haziran ayında uzun süre kentin gündeminde tartışma konusu olan su zammında öyle bir karar alınmış ki; bugün 4 ayın sonunda suya gelen zammın oranını toplamda yüzde 40’a çıkarmış.

Meclis suya her ay üretici fiyatları endeksi (ÜFE) oranında zam yapılmasını kararlaştırmış.

2021 yılında alınan karara göre 0-15 metreküp arası 5 lira+ÜFE, 15-30 metreküp arası 7 lira+ÜFE, 30 metreküp üzeri 9 lira+ÜFE şeklinde CHP’li meclis üyelerinin sunduğu kademeli tarife teklifi CHP ve İYİ Partili meclis üyelerinin oyları ile kabul edilmiş.

Böyle absürt bir kararda AK Parti ve MHP çekimser kalmış.

Tabi bu karar enflasyonun düşük kaldığı, tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) ve ÜFE’nin düşük olduğu aylarda alınmış.

Ancak hükümetin Aralık ayından itibaren ‘düşük faiz yüksek kur’ politikasına kalkışması sonrası fırlayan enflasyonun üretici fiyatlarını nisan sonu itibariyle yüzde 40’a getirmesi ile Ankara’da su fiyatlarının yüzde 40’lara varan oranda zamlanması sağlanmış.

Nasıl şahane bir uygulama değil mi?

Böylece, 2022 yılındaki aylık ÜFE artış oranları ile Ankara’da Ocak ayında metreküpü 4.89 olan su, % 10.42 artarak Şubat'ta 5 lira 40 kuruşa çıkmış. Martta % 7.22 artarak 5 lira 79 liraya çıkan su, Nisanda % 9.15 artışla 6.32 lira oldu. Mayısta suyun metreküpü % 7.59 artışla 6 lira 80 liraya yükseldi.

Hükümetin ülkeyi resmi olarak TÜFE’de yüzde 70, ÜFE’de yüzde 121 enflasyona boğan ucube ‘düşük faiz yüksek kur’ politikası ile TÜFE-ÜFE oranları her geçen ay artacağı için Ankaralı için su ‘Çölde vaha arayan bedevinin’ haline dönüşecek.

Gelelim sigara zammı olarak anlatacağım ikinci konuya…

Sigara firmaları bayilerine yeni zamlı fiyat tarifesi göndermesi üzerine, twitter hesabım üzerinden geçen hafta sigaraya 2 lira civarında yapılan zammı paylaştım.

Meseleyi biraz kurcaladık.

Altından tabi ki; Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ‘zihni sinir’ politikası çıktı.

Önce sigaradaki vergisel uygulamayı ve bütçeye getirdiği katkıyı anlatayım.

Ülkemizde ortalama bir paket sigaradan alınan vergi yüzde 81’ler seviyesinde. Bu oran AB ülkeleri ortalaması ile de benzer seviyede bulunuyor.

Ancak, sigaranın kişi başına düşen milli gelir içindeki payına bakıldığında, ülkemiz AB ülkeleri arasında sigaranın en pahalı olduğu ilk 10 ülke içerisinde yer alıyor.

Yani ülkemiz en pahalı sigara unvanı ile başlıca gelişmiş AB ülkelerini geride bırakıyor.

Çünkü bütçe için oldukça güzel bir kazanç kapısı.

Tütün ürünlerinden 2021 yılında ÖTV ve KDV dahil toplam 83 milyar TL vergi geliri elde ediliyor mesela.

2022 yılı ilk çeyrekte de ÖTV gelirleri içinde tütün mamullerinin payı yaklaşık yüzde 27’ler seviyesinde bulunuyor.

Merkezi Bütçe açısından önemli bir yer tutan bu oran sayesinde, geçen hafta yapılan 2 liralık zammın yaklaşık 1,6 lirası da devlete vergi geliri olarak yansıyacak.

Eski Gelir Politikaları Genel Müdürü de bu zamla ilgili güzel bir tespit yaptı: “Sigara fiyatlarının satın alma gücüne göre bu kadar artmasının artı ve eksileri var. Artısı; gençlerin sigaraya erişimi azalıyor. Eksisi; kaçak/yasadışı tütün piyasası büyüyor.”

Nitekim, sigaralara uygulanan vergi oranı AB ülkelerine yakın olsa da; vergisel yapısı nedeniyle farklılık gösterdiği ortaya çıkıyor.

Çünkü Türkiye’de sigara maliyetlerindeki artışlar çok daha büyük çarpanlarla katlanarak fiyatlara yansıtılıyor.

Ne demek bu?

Sigaradan yüzde 63’lük nispi vergi ve yüzde 18’lik KDV alınıyor. Yani yüzde 81’i bulan bu vergi tamamen sigaranın fiyatına bağlı olarak hesaplanıyor.

İşte buradaki nispi vergi Merkez Bankası’nın da enflasyonun kontrol altına alınmasında engel olarak tanımladığı “yüksek mali çarpan”a sebep oluyor.

Sistem ilk kurgulandığında bu mali çarpanın 5 kat olduğu dile getirilmişti.

Şu anda mali çarpan 6,8 olarak uygulanıyor.

Dolayısıyla sigara üretimindeki maliyet artışları da fiyatlara yaklaşık 6,8 katı oranında yansıyor.

Buna karşılık maktu vergi ağırlıklı sistemler kullanan (yani fiyata bağlı verginin düşük olduğu) AB ülkelerinde ortalama nispi vergi yüzde 27, mali çarpan ise 2 seviyesinde bulunuyor.

Bunu daha anlaşılır olması için örneklendirirsek; AB’ye benzer bir sistemde 10 kuruşluk maliyet artışının fiyata yansıması ortalamada 20 kuruş olurken, bizdeki sistemde 10 kuruşluk maliyet artışı 68 kuruşluk fiyat artışına yol açıyor.

Bizde sigaraya yapılan zamlar Merkez Bankası’nı da ciddi rahatsız ediyor.

Para Politikası Kurulu raporlarında da sigaranın enflasyon üzerindeki etkisine hep dikkat çekiliyor.

Peki sigaranın enflasyona etkisinin en aza indirilmesi nasıl sağlanacak?

Söz konusu bu çarpan etkisinin azaltılması ile olabilir ancak.

Onun için de nispi vergilerin düşürülüp vergi gelirlerini sabit tutacak şekilde maktu verginin artırılması gerekiyor.

Yoksa bahsettiğimiz 6,8’lik mali çarpan yüksek olduğu sürece, maliyetler sigara fiyatlarını katlanarak artıracak. Bu durum da hem enflasyonla mücadeleyi, hem de kaçak sigara veya tütünle olan mücadeleyi sekteye uğratacak.

Mesela yapılan bir başka hesaplamayı da buradan duyurayım: “Sarmalık kıyılmış tütün ve kaçak sigara miktarı, toplam sigara üretimin yüzde 20’sini oluşturuyor. Devletin de bu oran üzerinden alamadığı vergi miktarı ise yıllık yaklaşık 30 milyar lirayı buluyor.”

İşte su ve sigara ‘içme’ eyleminin ülke insanına maliyeti maalesef böyle.

Neyse ki ben 2004’ten beri sigara illetinden kurtuldum da yüzde 81 vergiye doğrudan değil de; dolaylı ortağım.

Ancak su hayat….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

cemilcahitsaracoglu.blogspot.com