Kamuda tasarruf yapılmasına ilişkin geçen hafta açıklanan tedbirlerin başında kamudaki taşıtlarla ilgili tasarruf gündeme geldi. Bugüne kadar birkaç kez bu konuda ‘tasarruf uygulanacak’ denildi ise de hiçbir zaman hayata geçemedi. Böylece Türkiye genelinde 125 binden fazla kamu aracının önü açıldı.
Bir kıyaslama olsun diye; Almanya’da 9 bin, Japonya’da 10 bin, Fransa’da 8 binler civarında kamuya tahsis edilen araç bulunduğunu belirtelim.
Kamuda taşıt sınırlamasının önemi 5 Ocak 1961 tarihli 237 sayılı Taşıt Kanunu ile çizilmiş. Kanunun 4’üncü maddesi ile 2 liste konulmuş. 1 sayılı liste ‘Emirlerine ve zatlarına binek otomobil verilenler’, 2 sayılı liste ‘Makam hizmetlerine tahsis edilen taşıtlar’ şeklinde ifade ediliyor.
1 sayılı listeye; TBMM Başkanı, Başkanlık Divan Üyeleri, Komisyon Başkanları, Grup Başkanları ve Grup Başkanvekilleri. Cumhurbaşkanlığı, Bakanlar, Genelkurmay Başkanı, Kara-Deniz-Hava Kuvvetleri Komutanları, Elçilikler ve daimi delegeler (Yurtdışında bulundukları süre boyunca), Daimi Askeri Temsilcilikler Başkanlıkları, Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreterliği, Anayasa Mahkemesi Başkanı, İl Valileri, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay Başkanları, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı, Cumhuriyet Başsavcısı giriyor. Bunlardan sadece TBMM Başkanına 2, Cumhurbaşkanlığı’na 10, diğerlerine bir (1) araç tahsis edileceği belirtiliyor.
2 sayılı listeye ise; TBMM Genel Sekreteri, Kamu Başdenetçisi, Ünv. Rektörleri, Diyanet İşleri Başkanı, Genelkurmay 2. Başkanı ve Başkanlıkları, Kara, Deniz, Hava Kuvvetler Kurmay Başkanlıkları, Ordu, Kolordu, Tümen, Donanma, Hava Kuvvet ve Yurt İçi Bölge Kumandanlıkları, Jandarma Genel Kumandanı, general veya amiral rütbesi ile fiilen işgal edilen diğer bütün makamlara, bakanlıklar müsteşarları, Düzenleyici ve Denetleyici Kurum Başkanları, Emniyet Genel Müdürlüğü, Ankara, İstanbul, İzmir Emniyet Müdürlükleri, Kaymakamlıklar eklenmiş. Bu unvanlara da bir (1) araç tahsis edilmesi şartı var.
Ucuz, ekonomik ve lüksten uzak olma şartı
Nitekim Kanunun 5’inci maddesi ile unvan sahiplerinin kaç araç olacağı netleştirilmiş. Maddede “Kurumlar daimi hizmetleri için Cumhurbaşkanı kararıyla yalnız birer (1) hizmet arabası bulundurabilirler. Bu hizmet arabaları ihtiyaca göre Station Wagon binek, kaptıkaçtı tiplerinden biri olabilir” deniliyor.
7’inci madde ise kurumların taşıt ihtiyaçlarını hizmet alımı suretiyle karşılanabileceğini düzenliyor. Bu kapsamda 7’inci maddede, “Bu şekilde temini mümkün olmayan, ekonomik bulunmayan veya sağlık, savunma ve güvenlik gibi nedenlerle hizmet alımı suretiyle karşılanması uygun görülmeyen taşıtların da diğer yollarla edinilebileceği” belirtiliyor. Ancak, “kullanılacak bu taşıtların, muayyen ve standart tipte, lüks ve gösterişten uzak, memleket yollarına elverişli ucuz ve ekonomik olanlarından temin olunması şarttır” şeklinde kesin dille yazıldığı dikkate alındığında; Audi, Mercedes gibi lüks araçların olmayacağını belirtelim.
Suiistimal olabileceği öngörülmüş
Hatta Kanun yapıcı bürokratın suiistimalinin olacağını öngördüğü için, 8’inci madde ile de “2 sayılı cetvelde yazılı taşıtlar yalnız hizalarında gösterilen hizmetlerde kullanılabilirler. Tören, hususi ve resmi davetlerde makamı işgal eden zatlar refakatlerine ailelerini de alabilirler. Kurumlara ait hizmetler için memurlar da makamı işgal eden zatın refakatinde veya makamın müsaadesiyle bu taşıtlara binerler” diyerek, tören gibi özel durumlarda kamu aracının kullanılabileceği şeklinde bir esneklik getiriyor. Ama, Audi ve Mercedes gibi yabancı menşeli olanlarla refakat edin denilmiyor.
Ve 9’uncu madde; işte bu madde makam sahibinin devlet malına ilişkin karakterine hitap ediyor. Çünkü madde; “Kurumların satın alacakları taşıtların azami satın alma bedelleri ile cinsi ve azami satın alma bedeli yıl içerisinde belirlenecek taşıtlara ilişkin esaslar her yıl bütçe kanunlarına bağlı cetvellerde gösterilir. Bu bedeller, orta sıklet ve vasati fiyatlar nazarı itibara alınmak suretiyle tespit edilir” şeklinde net biçimde bütçenin bağlı cetvellerine gönderme yapıyor.
Bu cetvelleri incelerseniz, asla Audi ve Mercedes’in 1960 modelini dahi göremezsiniz… Günümüzdekiler 2020 ve sonrası modeller olmaya başladı.
Kamuda taşıt sınırlamasının önemi 5 Ocak 1961 tarihli 237 sayılı Taşıt Kanunu ile çizilmiş. Kanunun 4’üncü maddesi ile 2 liste konulmuş. 1 sayılı liste ‘Emirlerine ve zatlarına binek otomobil verilenler’, 2 sayılı liste ‘Makam hizmetlerine tahsis edilen taşıtlar’ şeklinde ifade ediliyor.
1 sayılı listeye; TBMM Başkanı, Başkanlık Divan Üyeleri, Komisyon Başkanları, Grup Başkanları ve Grup Başkanvekilleri. Cumhurbaşkanlığı, Bakanlar, Genelkurmay Başkanı, Kara-Deniz-Hava Kuvvetleri Komutanları, Elçilikler ve daimi delegeler (Yurtdışında bulundukları süre boyunca), Daimi Askeri Temsilcilikler Başkanlıkları, Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreterliği, Anayasa Mahkemesi Başkanı, İl Valileri, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay Başkanları, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı, Cumhuriyet Başsavcısı giriyor. Bunlardan sadece TBMM Başkanına 2, Cumhurbaşkanlığı’na 10, diğerlerine bir (1) araç tahsis edileceği belirtiliyor.
2 sayılı listeye ise; TBMM Genel Sekreteri, Kamu Başdenetçisi, Ünv. Rektörleri, Diyanet İşleri Başkanı, Genelkurmay 2. Başkanı ve Başkanlıkları, Kara, Deniz, Hava Kuvvetler Kurmay Başkanlıkları, Ordu, Kolordu, Tümen, Donanma, Hava Kuvvet ve Yurt İçi Bölge Kumandanlıkları, Jandarma Genel Kumandanı, general veya amiral rütbesi ile fiilen işgal edilen diğer bütün makamlara, bakanlıklar müsteşarları, Düzenleyici ve Denetleyici Kurum Başkanları, Emniyet Genel Müdürlüğü, Ankara, İstanbul, İzmir Emniyet Müdürlükleri, Kaymakamlıklar eklenmiş. Bu unvanlara da bir (1) araç tahsis edilmesi şartı var.
Ucuz, ekonomik ve lüksten uzak olma şartı
Nitekim Kanunun 5’inci maddesi ile unvan sahiplerinin kaç araç olacağı netleştirilmiş. Maddede “Kurumlar daimi hizmetleri için Cumhurbaşkanı kararıyla yalnız birer (1) hizmet arabası bulundurabilirler. Bu hizmet arabaları ihtiyaca göre Station Wagon binek, kaptıkaçtı tiplerinden biri olabilir” deniliyor.
7’inci madde ise kurumların taşıt ihtiyaçlarını hizmet alımı suretiyle karşılanabileceğini düzenliyor. Bu kapsamda 7’inci maddede, “Bu şekilde temini mümkün olmayan, ekonomik bulunmayan veya sağlık, savunma ve güvenlik gibi nedenlerle hizmet alımı suretiyle karşılanması uygun görülmeyen taşıtların da diğer yollarla edinilebileceği” belirtiliyor. Ancak, “kullanılacak bu taşıtların, muayyen ve standart tipte, lüks ve gösterişten uzak, memleket yollarına elverişli ucuz ve ekonomik olanlarından temin olunması şarttır” şeklinde kesin dille yazıldığı dikkate alındığında; Audi, Mercedes gibi lüks araçların olmayacağını belirtelim.
Suiistimal olabileceği öngörülmüş
Hatta Kanun yapıcı bürokratın suiistimalinin olacağını öngördüğü için, 8’inci madde ile de “2 sayılı cetvelde yazılı taşıtlar yalnız hizalarında gösterilen hizmetlerde kullanılabilirler. Tören, hususi ve resmi davetlerde makamı işgal eden zatlar refakatlerine ailelerini de alabilirler. Kurumlara ait hizmetler için memurlar da makamı işgal eden zatın refakatinde veya makamın müsaadesiyle bu taşıtlara binerler” diyerek, tören gibi özel durumlarda kamu aracının kullanılabileceği şeklinde bir esneklik getiriyor. Ama, Audi ve Mercedes gibi yabancı menşeli olanlarla refakat edin denilmiyor.
Ve 9’uncu madde; işte bu madde makam sahibinin devlet malına ilişkin karakterine hitap ediyor. Çünkü madde; “Kurumların satın alacakları taşıtların azami satın alma bedelleri ile cinsi ve azami satın alma bedeli yıl içerisinde belirlenecek taşıtlara ilişkin esaslar her yıl bütçe kanunlarına bağlı cetvellerde gösterilir. Bu bedeller, orta sıklet ve vasati fiyatlar nazarı itibara alınmak suretiyle tespit edilir” şeklinde net biçimde bütçenin bağlı cetvellerine gönderme yapıyor.
Bu cetvelleri incelerseniz, asla Audi ve Mercedes’in 1960 modelini dahi göremezsiniz… Günümüzdekiler 2020 ve sonrası modeller olmaya başladı.
Yani “Siz Audi ve Mercedes’e binemezsiniz…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com