Türkiye’de 30 milyon çalışan var ama toplam sendikalı işçi sayısı 2 milyon 280 bini az geçiyor. Sendikalılık oranı yüzde 14,26’larda. Çünkü 1-4 kişinin üye olduğu sendika da var.
Bu kapsamda ülkemizde 8 konfederasyona bağlı 218 sendika bulunurken, bunlardan toplu iş sözleşmelerine katılım için üye sayısıyla barajı geçen sendikası sayısı 60.
Wikipedia’da sendikalılık için şu not düşülmüş: Sendikalar işçi sınıfı hareketinin bir parçası olarak, çalışanlarla işverenler arasındaki güç eşitsizliğini ortadan kaldırmak, çalışanların sosyal, ekonomik hak ve çıkarlarını korumak, sorunlarını çözmek amacı ile 1650li yıllara doğru İngiltere’de Sanayi Devriminde sonra ortaya çıktı. Buhar enerjisinin üretimde kullanılmasıyla ortaya çıkan bu dönüşüm ‘Kapitalist Üretim Sistemi’ olarak adlandırılan yeni bir üretim sisteminin de habercisi oldu.
İşin asıl detayına bakmak gerekirse, sanayi yönünden gelişmiş ülkelerde sermayenin sınıfsal gelişimi ile burjuva sınıfı sayesinde işçi sendikalarının da bir tehdit oluşturmadığı görülerek, güçlendirilmesi devletlerin desteği ile sağlandı.
Burada asıl önemli adım; burjuva sınıf yapısı kendi cebinden çıkan ve ülkenin kalkınması için ödediği vergilerin takipçisi de oldu.
Dolayısıyla vergi ile kaynak aktarımı yapan burjuvazi, ülke kaynaklarının da iktidarın istediği şekilde istediği yere değil, gelişmeyi sağlayacak adil ve sağlıklı dağılımını kontrol etmeyi de başardı.
Bu durum ilk zamanlar komünizmin sloganı olan ‘Dünya İşçileri Birleşin’ sloganından yola çıkılarak tehlike olarak görülen işçi sınıfı oluşumu endişesinin aslında yersiz olduğunu da gösterdi.
Gelişmemiş ülkeler ise dünya genelinde artık varlığından bahsedemediğimiz komünizm tehdidini halen gerekçe gösteremiyorsa da burjuva sınıf yapısının oluşumunu da desteklemiyor.
Bu çerçevede de gelişmemiş ülkelerin büyük kısmında burjuvazinin oluşmasını önlemeye yönelik bir adımın da iş insanlarının bir elinin devlet ihalelerinde olmasına fırsat veren uygulamalar olması dikkat çekiyor.
Tabii devletten ihale kapmanın bazen önemli bir handikabı da ihaleye mafyanın elini atması olabiliyor.
Böylece devlet ihalelerinden beslenen işveren yapı, ödediği vergilerin de nerelere gittiğinin nasıl kullanıldığının, adil dağıtılıp dağıtılmadığının da peşine düşmüyor.
Bu da gelişmemiş ülkelerdeki iktidarların toplanan vergilerin sosyal taraflarca kontrolünün oluşmadığı bir harcama rahatlığına dönüşüyor.
Ülkemizde ise sendikacılığın bazı uygulamalarının rahatsızlıkları had safhada.
Sendika üyelerinden toplanan aidatların başkan ve bir avuç sendika yöneticisinin özel imkanları için kullanmasının rahatsızlığı bilinen bir gerçek.
Başkan ve yardımcıları için oldukça lüks sayılan araçlar. Tatil beldelerinde üye aidatları ile üyelerin yılın belli döneminde tatil yapmalarına imkan tanıma adına alınan ancak üyelerin hiçbir zaman sendika yöneticileri kadar kullanamadığı otel ve benzeri gayrimenkuller ilk akla gelenler oluyor.
Böylece sendika yöneticisi olmanın o çok özel fırsatlar sunduğu anlaşıldığı için ülkemizde 1-2-3-4 kişilikn üye sayısının olduğu sendikaların bile bulunduğunu söylersem şaşırmayın.
Mesela Avcılık, Balıkçılık, Tarım ve Ormancılık işkolunda kurulmuş bir üyeli sendikanın adı ‘Hür Tarım Orman İşçileri Sendikası- Hür Tarım Orman İş’.
Diğer 1 üyeli sendika bizim basın sektöründe mesela. ‘Basın, Yayın ve Gazetecilik işkolunda ‘Basın, Yayın, Gazetecilik, Kağıt, Baskı ve Ambalaj İşçileri Sendikası-Lider Medya-Sen.’
Enerji İşkolunda ‘Tüm Enerji, Elektrik, Su ve Gaz İşçileri Sendikası- Tüm Enerji Sen’in de 1 üyesi bulunuyor. Bu iş kolunda ayrıca, 4 üyenin olduğu ‘Tüm Enerji, Su, Gaz ve Baraj İşçileri Sendikası-Tüm Enerji-İş’ de faaliyet gösteriyor.
Çimento, Toprak ve Cam işkolunda faaliyet gösteren ‘Tüm Seramik, Çimento, Toprak ve Cam Sanayi İşverenleri Sendikası-Sersan-İş’de 2 üye bulunuyor.
Metal İşkolunda kurulu olan ‘Metal, Çelik Makine Metalden Mamul Eşya Otomontaj ve Yardımcı İşler Sendikası-Hür Metal-İş Sendikası’nın 3 üyesi bulunuyor.
Yine 8-10-12 üyesi olan da var. Gıda Sanayii işkolunda ‘Bağımsız Özgür Gıda Sanayi İşçileri Sendikası-Bağımsız Özgür Gıda İş’ adında. Dokuma, Hazır Giyim ve Deri İşkolunda ‘Hür Tekstil Dokuma, İplik, Trikotaj, Deri ve Giyim İşçileri Sendikası-Hür Tekstil-İş Sendikası’ da 12 üyeli. ‘Deri Dokuma Konfeksiyon ve Tekstil İşçileri Sendikası-Deteks-İş’ gibi.
İşkolu daha gelişmemiş ama sendikası kurulmuş 7 üyeli sendika da var. Madencilik ve Taş Ocakları İşkolunda ‘Nükleer Santrallerde ve Yardımcı İşkollarında Çalışan İşçiler Sendikası-Nükleer-İş.’
Detaylar çok daha fazla.
Kısacası bir elin 5 parmağını geçmeyen sendikalar da var, iki elin 10 parmağını geçmeyen üye sayılı sendikalar var.
Meraklısı 22 Temmuz 2022 tarihli Resmi Gazete’nin linkinde 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmeleri Gereği İşkollarında faaliyet gösteren Sendikaların Temmuz ayı üye istatistiklerini daha detaylı inceleyebilir. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/07/20220722-12.pdf
Kapitalizmin ağır koşullarında sermaye karşısında işçi sınıfının haklarının korunması adına sendikacılık ve sendikalılık, örgütlülük, önemli bir güçtür. Geliştirilmesi desteklenmesi gerekir, ancak bu şekilde 3-5 kişinin bir araya gelerek kurdukları sendika sayısını artırarak değil.
Wikipedia’da sendikalılık için şu not düşülmüş: Sendikalar işçi sınıfı hareketinin bir parçası olarak, çalışanlarla işverenler arasındaki güç eşitsizliğini ortadan kaldırmak, çalışanların sosyal, ekonomik hak ve çıkarlarını korumak, sorunlarını çözmek amacı ile 1650li yıllara doğru İngiltere’de Sanayi Devriminde sonra ortaya çıktı. Buhar enerjisinin üretimde kullanılmasıyla ortaya çıkan bu dönüşüm ‘Kapitalist Üretim Sistemi’ olarak adlandırılan yeni bir üretim sisteminin de habercisi oldu.
İşin asıl detayına bakmak gerekirse, sanayi yönünden gelişmiş ülkelerde sermayenin sınıfsal gelişimi ile burjuva sınıfı sayesinde işçi sendikalarının da bir tehdit oluşturmadığı görülerek, güçlendirilmesi devletlerin desteği ile sağlandı.
Burada asıl önemli adım; burjuva sınıf yapısı kendi cebinden çıkan ve ülkenin kalkınması için ödediği vergilerin takipçisi de oldu.
Dolayısıyla vergi ile kaynak aktarımı yapan burjuvazi, ülke kaynaklarının da iktidarın istediği şekilde istediği yere değil, gelişmeyi sağlayacak adil ve sağlıklı dağılımını kontrol etmeyi de başardı.
Bu durum ilk zamanlar komünizmin sloganı olan ‘Dünya İşçileri Birleşin’ sloganından yola çıkılarak tehlike olarak görülen işçi sınıfı oluşumu endişesinin aslında yersiz olduğunu da gösterdi.
Gelişmemiş ülkeler ise dünya genelinde artık varlığından bahsedemediğimiz komünizm tehdidini halen gerekçe gösteremiyorsa da burjuva sınıf yapısının oluşumunu da desteklemiyor.
Bu çerçevede de gelişmemiş ülkelerin büyük kısmında burjuvazinin oluşmasını önlemeye yönelik bir adımın da iş insanlarının bir elinin devlet ihalelerinde olmasına fırsat veren uygulamalar olması dikkat çekiyor.
Tabii devletten ihale kapmanın bazen önemli bir handikabı da ihaleye mafyanın elini atması olabiliyor.
Böylece devlet ihalelerinden beslenen işveren yapı, ödediği vergilerin de nerelere gittiğinin nasıl kullanıldığının, adil dağıtılıp dağıtılmadığının da peşine düşmüyor.
Bu da gelişmemiş ülkelerdeki iktidarların toplanan vergilerin sosyal taraflarca kontrolünün oluşmadığı bir harcama rahatlığına dönüşüyor.
Ülkemizde ise sendikacılığın bazı uygulamalarının rahatsızlıkları had safhada.
Sendika üyelerinden toplanan aidatların başkan ve bir avuç sendika yöneticisinin özel imkanları için kullanmasının rahatsızlığı bilinen bir gerçek.
Başkan ve yardımcıları için oldukça lüks sayılan araçlar. Tatil beldelerinde üye aidatları ile üyelerin yılın belli döneminde tatil yapmalarına imkan tanıma adına alınan ancak üyelerin hiçbir zaman sendika yöneticileri kadar kullanamadığı otel ve benzeri gayrimenkuller ilk akla gelenler oluyor.
Böylece sendika yöneticisi olmanın o çok özel fırsatlar sunduğu anlaşıldığı için ülkemizde 1-2-3-4 kişilikn üye sayısının olduğu sendikaların bile bulunduğunu söylersem şaşırmayın.
Mesela Avcılık, Balıkçılık, Tarım ve Ormancılık işkolunda kurulmuş bir üyeli sendikanın adı ‘Hür Tarım Orman İşçileri Sendikası- Hür Tarım Orman İş’.
Diğer 1 üyeli sendika bizim basın sektöründe mesela. ‘Basın, Yayın ve Gazetecilik işkolunda ‘Basın, Yayın, Gazetecilik, Kağıt, Baskı ve Ambalaj İşçileri Sendikası-Lider Medya-Sen.’
Enerji İşkolunda ‘Tüm Enerji, Elektrik, Su ve Gaz İşçileri Sendikası- Tüm Enerji Sen’in de 1 üyesi bulunuyor. Bu iş kolunda ayrıca, 4 üyenin olduğu ‘Tüm Enerji, Su, Gaz ve Baraj İşçileri Sendikası-Tüm Enerji-İş’ de faaliyet gösteriyor.
Çimento, Toprak ve Cam işkolunda faaliyet gösteren ‘Tüm Seramik, Çimento, Toprak ve Cam Sanayi İşverenleri Sendikası-Sersan-İş’de 2 üye bulunuyor.
Metal İşkolunda kurulu olan ‘Metal, Çelik Makine Metalden Mamul Eşya Otomontaj ve Yardımcı İşler Sendikası-Hür Metal-İş Sendikası’nın 3 üyesi bulunuyor.
Yine 8-10-12 üyesi olan da var. Gıda Sanayii işkolunda ‘Bağımsız Özgür Gıda Sanayi İşçileri Sendikası-Bağımsız Özgür Gıda İş’ adında. Dokuma, Hazır Giyim ve Deri İşkolunda ‘Hür Tekstil Dokuma, İplik, Trikotaj, Deri ve Giyim İşçileri Sendikası-Hür Tekstil-İş Sendikası’ da 12 üyeli. ‘Deri Dokuma Konfeksiyon ve Tekstil İşçileri Sendikası-Deteks-İş’ gibi.
İşkolu daha gelişmemiş ama sendikası kurulmuş 7 üyeli sendika da var. Madencilik ve Taş Ocakları İşkolunda ‘Nükleer Santrallerde ve Yardımcı İşkollarında Çalışan İşçiler Sendikası-Nükleer-İş.’
Detaylar çok daha fazla.
Kısacası bir elin 5 parmağını geçmeyen sendikalar da var, iki elin 10 parmağını geçmeyen üye sayılı sendikalar var.
Meraklısı 22 Temmuz 2022 tarihli Resmi Gazete’nin linkinde 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmeleri Gereği İşkollarında faaliyet gösteren Sendikaların Temmuz ayı üye istatistiklerini daha detaylı inceleyebilir. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/07/20220722-12.pdf
Kapitalizmin ağır koşullarında sermaye karşısında işçi sınıfının haklarının korunması adına sendikacılık ve sendikalılık, örgütlülük, önemli bir güçtür. Geliştirilmesi desteklenmesi gerekir, ancak bu şekilde 3-5 kişinin bir araya gelerek kurdukları sendika sayısını artırarak değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cemilcahitsaracoglu.blogspot.com